Demokratik yönetim biçimleri insanlığın binlerce yıllık vicdanının eseridir. Halkın yönetim gücünü monarşilerden, tiranlardan, diktatörlerin elinden alması hep insanlığın vicdanın ürünüdür. Demokrasi eşittir halkın vicdanıdır. Sivil toplum kuruluşları da siyasetten bağımsız olarak ülkemizin daima vicdanı olmuştur. İnsanlığın, toplumun, ülkenin çıkarları devreye girdiği zaman farklı düşüncelerdeki insanlar, kitleler bir araya gelerek kendilerinin olana hep sahip çıkmıştır. Gezi Olayları ve 15 Temmuz Darbe Girişiminde halkımızın duruşu bunun en güzel örneklerini sergilemiştir. Her iki durumda da halkımız özgürlüğüne, demokrasisine ve vatanına sahip çıkmıştır.
Türkiye, 16 Nisan 2017’de anayasa değişikliği için sandığa gitmiştir. Ülkemizin geleceğini ilgilendiren bu çok önemli seçimde bizler kent konseyleri olarak “İster evet ister hayır de. Demokratik hakkını kullan sandığa gel” diyerek İzmir’deki tüm hemşerilerimizi sandığa davet ettik. Sivil toplumun bize verdiği güçle tarafsız bir şekilde demokrasiyi destekledik. Sandıktan çıkacak iradenin tüm toplumu kucaklamasını ve toplumsal barışımıza katkı koyacağına inandık. Ancak, referandum günü yaşananlar toplumun vicdanını yaralamıştır. Seçim günü mühürsüz oyların kabul edileceğinin açıklanması referandumun meşruiyetine gölge düşürmüştür. Halkın devlet aklına duyduğu güven sarsılmıştır.
Devletler, hükümetler halk için vardır. Halkın kararına karşı kendi doğru bildiğini dayatan sistemler halkın gözünde güvenilirliğini yitirir. Mühürsüz oyların kabulü ile ilgili alınan karar sonucunda yaşanan hoşnutsuzluk toplumun yarısında güven kaybına yol açmıştır. Bu kayıp telafisi mümkün olmayan toplumsal kırılmalara neden olabilir. Toplumun nabzını tutan bizler sivil toplum kuruluşlarının bileşenleri olarak bu süreçle ilgili kaygılıyız. Türkiye’nin demokrasi yürüyüşünde şaibelere ve güvensizliklere yer verilmemelidir.
Yetmiş yıl önce seçimlerde yapılan hatalar ve şaibeler bugün hala toplum vicdanında kötü anılıyor ve bu hataları yapanlar tarih sayfalarında yargılanıyorsa bugün yaşadığımız şaibelere ve hatalara yol açanları da tarih ve vicdanlar affetmeyecektir. Gerek toplumsal güven gerekse ülkemizin uluslararası camiadaki saygınlığı için bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
İzmir Kent Konseyleri Birliği olarak bizler toplumun ve ülkenin çıkarları için daima çalışmaya devam edeceğiz. Temsil ettiğimiz bireylerin vicdanının sesi olmayı sürdüreceğiz.
Saygılarımızla.
İzmir Kent Konseyleri Birliği Dönem Sözcüsü
Hamit MUMCU