CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin partisinin grup toplantısında Bülent Ecevit'i andı. HDP'li belediyelere kayyım atamalarını 'darbe' olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu "Seçime giriyorlar, kazanıyorlar ve kayyım atayarak görevden alıyorlar. Niçin? Hâkim var, suçluysam mahkemeye verirsin. Hangi gerekçeyle kayyım atıyorsun. Bilmemiz lazım" ifadelerini kullandı.

"Bir bakanın adının bazı uluslararası yasa dışı uygulamalara, ahlak dışı uygulamalara karıştığı yönünde haberler geliyor" diyen Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

"Eren Erdem aramızda. 490 gün hapiste kaldı ama bugünkü düzende yadırganacak bir şey değil .Yargı bağımsız değil, ülkede demokrasi yok. Her türlü baskı var, gizli tanıklarla istedikleri kişiyi tutuklayabiliyorlar, beyefendinin arzusuna göre de serbest bırakıyorlar. Bütün bunlara rağmen adaleti sağlamak için mücadelemizi vereceğiz.

Bir insan farklı düşünüyor diye hapse atılıyorsa demokrasi yok demektir. Osman Kavala 735 gündür cezaevinde. Onun da özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz. Biz bizim gibi düşünmeyenlerin de haklarını savunuyoruz. Farklı anlayışlarımız olabilir ama hep birlikte bu ülkenin çıkarları için çalışıyoruz.

KAYYIM DEMOKRASİYE DARBEDİR

Kayyım atamalarını bu bağlamda eleştirdik. Seçime giriyorlar, kazanıyorlar ve kayyım atayarak görevden alıyorlar. Niçin? Hâkim var, suçluysam mahkemeye verirsin. Hangi gerekçeyle kayyım atıyorsun. Bilmemiz lazım. AKP'li belediye başkanı görevden alındığında da eleştirdik, bu demokrasiye darbedir dedik. Balıkesir, Bursa'da aynı şeyleri söyledik. Demokrasi hepimizin ortak paydası olmak zorundadır. Demokrasiyi yürütmek, eşit yurttaş olarak haklarımıza sahip çıkmak hepimizin ortak görevi olmak zorundadır. Yerlerine kayyım atanan belediye başkanlarının kelepçelenip 10 saat bekletilmeleri doğru değildir. Farklı düşüncelerdeyiz ama ben de demokrasiyi istiyorum, onlar da istemek zorundalar, ben de vatanımı seviyorum, onlar da sevmek zorundalar. Demokrasiyi bizim gibi düşünmeyenler için de savunmak zorundayız. 

RTÜK TEPKİSİ

RTÜK diye bir kuruluşumuz var. Dünyanın parası var, çok büyük imkanları var. Aldıkları aylık olağanüstü. Her partiden üye seçildi bizden de iki tane var. Biri Faruk Bildirici. Gönderdik. Fakat gitti baktı ki RTÜK Başkanı yasalara aykırı gelir sağlıyor. ve dolayısıyla bunun doğru olmadığın atandığı yönetim kurullarından istifa etmesi gerektiğini söyledi. Bunu seslendirdi bir yolsuzluk olayını dillendirdi. Bunun için sen misin dediler oturuyor 6 kişi RTÜK üyeliğini düşürüyorlar. Parlamentonun üzerinde gücü görüyor musunuz? Kendi kendilerini çalıp oynuyorlar. Sanıyorlar ki biz bundan vazgeçeceğiz. Sanıyorlar ki bundan sonra gelenler de aynı iddiaları sürdürmeyecekler.

Kendi görev alanıyla ilgili olan bir yere yönetici olarak atanamaz. Bu zat TÜRKSAT Yönetim Kurulu üyeliğine atanıyor. Yayım iletim yetkisi bulunan ve 06118 sicil numarasıyla kayıtlı bir platform. Doğrudan RTÜK'le ilişkili. Ahlaksızca para alıyor buradan.  Orada tarife belirleyip RTÜK'e gelip bunu uyguluyor. Kendisini uyardık, buradan istifa et dedik. Arpalık kadar kuruluş var, git oralardan paranı al."-

ADİL ÖKSÜZ'Ü BULMAK İSTEMEDİLER

Adil Öksüz'e kelepçe takılmıyor. Onun kim olduğunu herkes biliyor orada ama özel muamele ediliyor.Adil Öksüz'ün CPS cihazı var. Onu Adil Öksüz nereden buldu, hangi kamu grubu bunu ona verdi? Defalarca sordum. Adil Öksüz'ün ifadesi dahi alınmadı. Sıra Adil Öksüz'e gelindiğinde sırayı kesiyorlar. O kalıyor. Öksüz'ü defalarca dile getirdim. Adil Öksüz'ün kayınpederini buldular herkesi buldular onu bulamadılar. Bulmak istemediler. Onun için 15 Temmuz darbe girişimi aydınlanmış değildir. Adil Öksüz yakalanmadan da aydınlanamaz. Soruşturma açıldı demişlerdi, külahım anlatın demiştim, külahıma anlattılar. Adil Öksüz'ün kaçıranlar şimdi dışarıda. Hava Harp Okulu öğrencileri hangi gerekçeyle içeride? Bu mudur adalet?

Binali Yıldırım geldiğinde kendisine söyledim, siz Adil Öksüz'ün kim olduğunu merak ediyorsanız o CPS cihazlarını kim getirdi bu ülkeye ona bakacaksınız, o zaman bütün bu olayları çözersiniz dedim. Başbakanlık müşaviri Adil Öksüz'le görüşmeye gidiyor, Erdoğan'a bilgi vermek için. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili çok soru var. Bizim muhalefet şerhimiz var, 15 Temmuz darbe girişimi raporları açıklanmıyor. Adım gibi eminim, devletin kurumları onun nefes aldığını dahi takip etmiştir. Neden yakalanmadı?

ÇİFTÇİ BORÇ BATAĞI İÇİNDE

Çiftçi borç batağı içinde. Çiftçi üretecek ama bankalar tepesinde. İcralarla mücadele ediyor. Borçlarını ödeyemediği için kendisini yakan, intihar eden çiftçi var. Seçim öncesi 'Deponun yarısı sizden yarısı bizden' dediler. Hani ne oldu bu sözler?

Çiftçiyi çantada keklik olarak görüyor. Nasıl olsa bana oy verir diye düşünüyor. Şimdi sen de Saray'ın burnundan getireceksin kardeşim. 

Yurt dışından patates, mısır, buğday getiren, et ithal edilen adama oy mu verilir! Ayrıca senin hakkın var. Parlamento kanun çıkarmış. Milli gelirin yüzde biri oranında çiftçiye teşvik verilir diyor. Verilmiyor bu para. 2020 bütçesi geldi, normalde olması gereken destek 48 milyar 700 milyon lira. Bütçeye konulan ödenek 22 milyar lira. Çiftçinin hakkı olup da ödenmeyen para 26 milyar lira. Neden hakkını istemiyor, hakkına sahip çıkmıyorsun? Sen hakkına sahip çıkmadıkça ensene vurup ağzındakini alırlar. Mücadele edeceksin! Sandığa gideceksin dersini vereceksin.

AKP İKTİDARI YOK, SARAY İKTİDARI VAR

Eğer önümüzdeki seçimlerde sarayı cezalandırmazsanız mutfak masrafınıza kalan 451 lirayı bile bulamazsınız. Çünkü sizden tasarruf yapıyorlar. Bakın yen, ihalelere dolar bazında çıkıyorlar. Senin sorunun onların gündeminde yok. Beyefendinin aylığı 81 bin 250 liraya çıktı. Beyefendi geçinemiyor bu parayla. Üstelik doğalgaz, elektrik parası yok. Mutfak masrafı yok. Onun faturasını da sen ödüyorsun. 3 Y ile mücadele eden bir AK Parti vardı, doğru. Ben bu mücadeleyi yapacağım diyordu, demokrasiyi savunuyordu. Böyle bir iktidar yok artık. AK Parti iktidarı yok, saray iktidarı var. Saray iktidarı, bir zümre, kibir, firavun iktidarıdır. Kendi topraklarına çizmeli galoşla basandan korkacaksınız. O kibir firavun kibridir.

Neden saray iktidarı diyorum? Devlet bir tarafa itilmiş vaziyette. Dışişleri bakanlığı bir tarafa itilmiş vaziyette. Cumhuriyet tarihinin en büyük bunalımını yaşıyorsak ekonomide, dış politikada, demokraside bu ülkede bir parti iktidarının olmadığını, saray iktidarının olduğunu hepimizin kabul etmesi lazım. Saray iktidarı liyakate önem vermez. Çünkü bir kişi var. Ne liyakati. Her şeyi ben biliyorum diyor. Yarın ameliyata girerse, şunu bunu yaparsa hiç şaşırmayın. Bunların tamamı bir kişiden soruluyor. O bir kişi liyakat dediğimiz kavramı bir tarafa atmış vaziyette. 

BİR BAKANIN ADININ ULUSLARARASI AHLAK DIŞI UYGULAMALARA KARIŞTIĞINA DAİR HABERLER GELİYOR

Ona göre büyükelçiler vardır. Örneğin ayakkabı kutusunda rüşvet alan kişiyi büyükelçi tayin edebilirsiniz. Örneğin hayatında dış politikada bir yazı yamayan bir kişiyi bir başka ülkeye büyükelçi atayabilirsiniz. Niçin? Tek adam böyle istiyor. Şimdi yeni bir şey daha geldi, bir bakanın adının bazı uluslararası yasa dışı uygulamalara, ahlak dışı uygulamalara karıştığı yönünde haberler geliyor. Bunları dikkatle izliyoruz.

SURİYE'DE STRATEJİK HATALAR

Hükümetin dış politika uygulamalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Devlet bir tarafa itilmiş vaziyette. Dışişleri bakanlığı bir tarafa itilmiş vaziyette. Cumhuriyet tarihinin en büyük bunalımını yaşıyorsak ekonomide, dış politikada, demokraside bu ülkede bir parti iktidarının olmadığını, saray iktidarının olduğunu hepimizin kabul etmesi lazım." dedi.

Kılıçdaroğlu hükümetin Suriye'de ciddi stratejik hatalar yaptığını belirtti. Kılıçdaroğlu o hataları şöyle sıraladı;

Suriye'de stratejik hatalar yaptılar. 7 madde halinde sizinle paylaşmak istiyorum;

1- Suriye'nin uluslararası konusu yeteri kadar bilinip değerlendirilmemiştir. Ak Parti dış politika icraatlarında Dışişleri Bakanlığı'nı devredışı bırakmıştır. Bu süreç Türkiye'nin orta Doğu'da maceracı politikaya sürüklenmesinin sebebidir.

2- Emperyal güçlerin taşeronluğuna soyunmak. Türkiye Suriye'ye demokrasi getireceğiz diyerek emperyal güçlerin taşeronluğuna soyunmuştur. Örneğin Türkiye üzerinden Suriye'ye silah sokulmuştur. 

3- Türkiye üzerinden teröristleri Suriye'ye göndermek.

5- Suriye'de Türkiye'ye ait vatan toprağını IŞİD'e teslim etmek. Süleyman Şah Türbesi terör örgütünden kaçırılmıştır.

6- IŞİD terörüyle mücadele etmek ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamakta hata yapıldı. 7- Haklı iken haksız duruma düşürülmek. Türkiye'nin terörle mücadelesine en büyük zararı AK Parti iktidarı ve onun genel başkanı vermektedir. Operasyonu Türkiye'nin güvenliği için yapıldığını anlatmak yerine bir fetih söylemiyle konuşmuştur. Bu inandırıcılığımıza büyük ölçüde zarar vermiştir. 

ABD'YE MEKTUP TEPKİSİ

Erdoğan'ın açıklaması şu; giderken mektubu götürecek. Hani atmıştınız! Sen mektup taşıyıcısı mısın kardeşim ya. O mektup sana nasıl geldi? Sen mektup için iki satır yazı yapmaya cesaret edemiyorsun. Rıza Zarrab kadar Türk milletinin şanını düşünmüyorsun. Onun için nota veriyorsun. Amerikan Büyükelçisini çağıracaksın, biz bu mektubu asla arşivlerimizde tutmak istemiyoruz diyerek vereceksin. Buradaki büyükelçiye vermeye cesaret edemezsen Amerika'daki Türk büyükelçisine vereceksin.

Mal varlığı ile araştırma yapacağız dedik, paniğe kapıldı. Şunu söyleyeceksin; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının mal varlığını araştırmazsanız namersiniz diyeceksiniz. Benim ailemin yurt dışında beş kuruş parası yoktur diyeceksin. Eğer verilecek hesabınız varsa  bunları söyleyemezsin. Biz niye söyleyebiliyoruz, çünkü alnızmız açıktır."

"MASKEMİ TAKARIM FARKINDALIK YARATIRIM"

Kılıçdaroğlu kürsüye gelmeden önce, LÖSEV tarafından ilan edilen "Maskemi Takarım, Farkındalık Yaratırım" haftası nedeniyle kürsüye lösemi ile mücadele etmiş Batuhan katıldı.

Batuhan isimli genç hem CHP grubuna hem de ülkeye lösemi konusunda farkındalık çağrısı yaptı. LÖSANTE için ruhsat sorununun çözülmesini istedi.

Batuhan'ın konuşmasının ardından kendisi de maske takan Özgür Özel tüm grupla birlikte "Maskemi Takarım, Farkındalık Yaratırım" sloganını attı.