İstanbul'da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde Saraçhane'den Taksim'e yürümek isteyen 8'i tutuklu 12 kişi hakkında 15.5'ar yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşmasında, bu dosya kapsamındaki tüm tutuklu sanıklar tahliye edildi. İstanbul Valiliği ile Fatih Kaymakamlığı'na yazı yazılarak, 1 Mayıs günü yasaklama kararının sorulmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 7 Ocak'a erteledi.

İstanbul Saraçhane'deki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde Taksim'e çıkmak isterken gözaltına alınan eylemcilerden 8'i tutuklu 12 kişi hakkında, "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na Muhalefet", "Görevi yaptırmamak için direnme", "Nitelikli mala zarar verme" ve "Kemik kırığı oluşacak nitelikte kasten yaralama" suçlarından ayrı ayrı toplamda 3'er yıl 8'er aydan, 15'er yıl 6'şar aya kadar hapis istemiyle İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan dava, bugün salonu daha büyük olması nedeniyle İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü.

Tutuklu sanıklar, mahkemeye jandarma eşliğinde getirildi. Tutuksuz sanıklar, müşteki polis memurları ile taraf avukatları da mahkemede hazır buludu. Tutuklu sanıkların aileleri ile bazı siyasi parti temsilcileri ile bazı milletvekilleri de duruşmada izleyici olarak bulundu.

"ÖZGÜR ÖZEL DE ORADAYDI"

Mahkemede savunma yapan tutuklu sanık Fatmanur Uğur, esnaf olduğunu 2 aydır tutuklu olması nedeniyle dükkanını açamadığını ve 6 Şubat depremlerinde Hatay'da yakalanan ailesinin maddi sorumluluğunun kendisinde olduğunu, bu nedenle hem kendisinin hem de ailesinin mağdur olduğunu beliterek, "Çok temel bir hak için oradaydık. Kutlama eylemine katıldım ama olaylara katılmadım. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de oradaydı. Ben orada sadece kendimi korumak için alandan uzaklaşmaya çalıştım. Hukuksuz bir şekilde tutukluyum. Tahliyemi istiyorum" dedi.

"ALANLARI YASAKLAMAK KİMSENİN HADDİNE DEĞİL"

Tutuklu sanık Ahmet Özgür Erdoğan ise 11 yıldır makine mühendisi olduğunu belirterek, "1 Mayıs gösterilerine DİSK, üyesi olduğum TMMOB ve Ana Muhalefet Partisi çağrı yapmıştır. Alanları yasaklamak kimsenin haddine değil. İddianamede, 'yasaklı yürüyüş' denilmekte. 1 Mayıs'ı yasaklamak Anayasal bir suçtur. Polis memurunu yaraladığım yönündeki iddiaları kesinlikle reddediyorum. Herhangi bir taş veya sopa fırlatmadım. Ben yalnızca Anayasa'nın bana tanıdığı demokratik hakkımı kullandığım için tutuklandım. Tutuklamanın bir tedbir olmadığını, cezalandırma için olduğunu düşünüyorum. Şafak operasyonuyla evime gelindi. Ben suç işlemiş olduğumu düşünsem ikametimin olduğu evime gitmezdim. Benim bir kariyerim var, kaçma şüphem de yok. Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

"TUTUKLANDIĞIM İÇİN SINAVLARIMA GİREMEDİM"

Sanıklardan, tiyatro öğrencisi Özen Cevahir İstanbullu ise savunmasında, "Gelecek kaygısı yaşan ve bu nedenle intihar eden gençler ve emekçiler için 1 Mayıs'a katıldım. Ben yüzde 65 bursluyum. Tutuklu olduğum için vize sınavlarıma giremedim. Bu yüzden yaz okuluna gitmem gerekecek. Anayasal hakkımı kullanmak istedim. Okuluma devam edebilmek için tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.

"POLİS ORANTISIZ GÜÇ KULLANDI"

Tutuklu sanık Umut Kabaklı, savunmasında, İstanbul Üniversitesi Elektrik ve Haberleşme bölümü öğrencisi olduğunu söyleyerek, olay günü polisin orantısız güç kullandığını, kendilerinin ise sadece Anayasal haklarını kullanmak istediklerini ve orada bulunan polis memurlarının Anayasa'yı çiğnediklerini ifade etti. Kabaklı, "Polis o gün orada görev yapmıyordu çünkü polisin görevi Anayasa'yı çiğneyerek halka nefretle saldırmak değildir. Bizzat İçişleri Bakanı tarafından o güne ait görüntüler paylaşıldı, suçluymuşuz gibi gösterildi. Bizi marjinal gruplarmışız gibi gösterdi. Tutuklanmam hukuksuzdur. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum" diye konuştu.

JANDARMA İLE AVUKATLAR ARASINDA GERGİNLİK

Hakim, başka bir dosyanın yakalamalı sanığının mahkemelerine getirildiğini bildirerek, yakalamalı sanığın işlemlerini hızlıca halledip geleceklerini belirtip savcıyla birlikte salondan ayrıldı. Hakim ile savcı salondan ayrıldıktan sonra tutuklu sanıklar, arkadaşları ve aileleriyle sohbet etmeye başladı. Bu durumdan rahatsız olan jandarma ekipleri, mahkeme salonunda sanıklara kelepçe takarak bekleme alanına götürmek istedi. Sanık avukatları ise jandarma personeline tepki göstererek, mahkeme salonunda devam eden bir duruşmada sanıklara kelepçe takamayacaklarını ve hakim karar vermeden kafalarına göre sanıkları salondan çıkaramayacaklarını söyledi. Duruşma salonundaki gerginlik, hakimin geri gelmesiyle son buldu.

"POLİS, YETKİSİNİ AŞTI"

Öğretmen olduğunu söyleyen tutuklu sanık Çağla Tanışlar, tutuklanmadan önce özel okulda görev yaptığını ve açlık sınırında bir ücretle çalıştırıldığını, buna tepki olarak 1 Mayıs'a katıldığını ve hiçbir şekilde polise sert bir cisim atmadığını belirtti. Tanışlar, ifadesinin devamıdna, "1 Mayıs kutlamaları yasaklanamaz. Bu Anayasa kararıyla sabittir. Orada polis yetkisini aşmıştır. Orantısız güç kullanmıştır. İdare de meydanları yasaklayamaz, Anayasaya aykırı davranamaz. Taksim'i yasaklayarak idare Anayası çiğnemiştir. Bozdoğan Kemeri önünde olmaması gereken işçiler değil polislerdi. Tutuklanarak öğrencilerimden ve eğitmenlik mesleğimden uzaklaştırıldım. Ali Yerlikaya yaptığı paylaşımda, 'kaçtıkları yerde yakalandılar' dedi. Yakalandığım adres, e-devlette kayıtlı olan ikamet adresimdir. Tarikat yurtlarında öğrenciler istismara uğrarken, Erzurum'da Enes Kara cemaat baskısına dayanamayarak intihar ederken, 17 yaşındaki Alperen, çalıştığı inşaattan düşerek hayatını kaybederken, MESAM adı aldında iktidar siyasal propaganda yaparken pek ala kolluk kuvvetleri güçlerini buralarda gösterebilirdi. Ne öğretmenlerin ne de öğrencilerin yeri cezaevleri değildir. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu.

"OLAYLARI SİZİN GİBİ HABERLERDEN ÖĞRENDİM"

112 Acil Servis memuru olan tutuklu sanık Serdar Oğuz, "1 Mayıs'a katılmak Anayasal hakkımdı. Katıldığım için 2 aydır tutukluyum. Evime şafak operasyonuyla baskın yapıldı. Adli kontrolle serbest bırakılmama rağmen daha sonra tutuklanarak hak ihlaline uğradım. Görevimden uzaklaştırıldım. 1 Mayıs'a katılmanın cezası bu olmamalı. Meslektaşlarımla birlikte KESK ve TTB ile birlikte alandaydım. Olaylar olduğunda da ben oradan zaten ayrılmıştım. Olayları sizin gibi ben de haberlerden öğrendim. Bu hukuksuzluğun son bulmasını ve tahliyemi talep ediyorum" dedi.

"HER GECE UYUDUĞUMUZ EVLERİMİZDE YAKALANDIK"

Savunma yapan diğer tutuklu ve tutuksuz sanıklar da İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın ev baskınlarını sosyal medya hesabından, "Kaçtıkları yerde yakalandılar" şeklindeki paylaşımına tepki göstererek, "Kaçtığımız yerde değil, her gece uyuduğumuz, sabah çıkıp işimize, okulumuza gittiğimiz, akşam da döndüğümüz evlerimizde yakalandık" ifadelerini kullandılar.

"SOPA VE TAŞ ATTILAR"

Dosyada müşteki olan polis memurları da mahkemede ifade verdi. Polis memurları, olay günü Saraçhane'de görevli olduklarını, defalarca kez eylemcilere dağılmaları yönünde anons yapıldığını ancak grubun dağılmayarak ellerindeki bayrak ve flama sopalarıyla kendilerine vurduklarını ve taş attıklarını söyleyerek şikayetçi olduklarını ifade ettiler. Bazı polis memurları ise başlarına isabet eden kaldırım taşları nedeniyle yaralandıklarını ve iş göremez hale geldiklerini ifade etti.

Narin Güran Cinayeti Davası Bugün Başlıyor: Sanıklar Adliyeye Getirildi Narin Güran Cinayeti Davası Bugün Başlıyor: Sanıklar Adliyeye Getirildi

"BEN DE EMEKÇİYİM, BAŞIMA 15 DİKİŞ ATILDI"

Kadın polis memuru ise olay günü Bozdoğan Kemeri altında görevli olduğunu belirterek, "Başıma isabet eden kaldırım taşı nedeniyle başıma 15 dikiş atıldı. 24 gün iş göremez oldum. Kişisel bakımımı bile yapamaz hale geldim. Orada bize verilen görevi yerine getiriyorduk. Sanıkların beyanlarına istinaden belirtmek istiyorum, ben de orada bir emekçiydim ve ben de işçi çocuğuyum" diyerek şikayetçi olduğunu söyledi.

Polis memuru ifadesinde başına dikiş atıldığını belirttiği sırada izleyici sıralarında oturan bir tutuklu sanığın annesi, "Oh olsun" dedi.

TÜM TUTUKLULAR SERBEST KALDI

Avukat beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, dosya kapsamında tutuklu bulunan 8 sanığın da tahliyelerini karar verdi. Tüm sanıklar hakkındaki adli kontrollerin de kaldırılmasına hükmeden amhkeme, İstanbul Valiliği ile Fatih Kaymakamlığı'na müzekkere yazılarak, 1 Mayıs gününe ilişkin yasaklama kararının sorulmasına hükmetti. Duruşma, 7 Ocak'a ertelendi.

Cumhuriyet