CHP, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı başlattığı mitinglere hız kesmeden devam ediyor.

Her hafta bir ilde ve İstanbul’un bir ilçesinde gerçekleştirilen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin bu haftaki durağı Düzce oldu.

Mitingin açılışında ABB Başkanı Mansur Yavaş konuştu...

Daha sonra İmamoğlu'nun gönderdiği mektup okundu. Mektubun ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuştu...

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar:

-Bugün bütün zulümlere karşı Düzce’nin vicdanına sığınmaya, yapılanları anlatmaya ve buradan, Düzce’den tüm Anadolu’ya bir kez daha sesimizi yükseltmeye geldik. 19 Mart darbesinden sonra Türkiye’nin dört bir yanı ayağa kalktı.

-Yedi gün yedi gece, biz Saraçhane’de, siz memleketlerinizde bu büyük haksızlığa, iftiraya karşı büyük bir mücadele verdiniz. Sabahın erken saatinde kayyum diye kalkanlar, karşısında milleti buldular. Yedi gün yedi gece direndik, sonra Maltepe’de 2 milyon 500 bin ile tarihe geçtik. Ardından her hafta sonu bir ilimizde bir büyük miting yapmaya başladık.

"SADECE MİLLETİN KALESİDİR"

Yarın Antalya’dayız ve bu hafta sonunun mitingi Antalya'daydı Ancak Düzce, bizi öyle çok, öyle içten çağırdı ki, öyle yürekten çağırdı ki buraya gelmeden, sizinle göz göze gelmeden, omuz omuza durmadan bu itirazı buradan yükseltmeden edemedik. 'Nereye gidiyorsun?', 'Düzce’ye' deyince 'Gitme' dediler. 'AK Parti’nin kalesidir' dediler.

-Düzce’yi tanımamışlar. Düzce’nin koca yüreğini, engin vicdanını, adalet duygusunu unutmuşlar. Buradan ifade edeyim: O eski siyaset, o kutuplaşmalar, o geride kaldı.

-O kaleler geride kaldı. Artık Düzce ne AK Parti’nin ne bir başkasının, değil sadece milletin kalesidir. 'O kale senin, bu kale benim' öyle bir siyaseti geride bıraktık. Biz artık Türkiye’nin bütün demokratları, bir otokrata karşı birleştik.

-Sosyal demokratlar, muhafazakâr demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar, Aleviler, Sünniler, Düzce’deki bütün renkler, bütün demokratlar bir aradayız. Kaleler geride kaldı. Varsa benim bir kalem, o da bu millete feda olsun.

Düzce Belediyesi’ni en son 1963’te, Bolu’nun ilçesi iken kazanmıştık. O gün bugündür Düzce’de bir belediye kazanamadık. Düzce’de o günden beri çok iyi sonuçlar alamadık. Sağ olsun, emeğiyle, gayretiyle Talih Özcan vekilimizi 2023’te Ankara’ya gönderdiniz, teselli bulduk.

-Ancak şunu söyleyelim: Artık Düzce, ne eski Düzce; artık Cumhuriyet Halk Partisi, ne eski gücünde; artık biz Düzce’yi tanıdık.

-Plaka numarası son sırada olsa da bizim gönlümüzde bir numara. Düzce’de düşük oy da alsak, 'kusur bizde' dedik. Düzce’ye küsmedik, kimseye küsmedik. Bundan sonra da kenara, küstürenlere, kavga ettirenlere, kutuplaştıranlara inat; gönül gönüle, göz göze, omuz omuzayız. Biz kazanacağız, iyilik kazanacak, kötüler kaybedecek.

"DÜZCE'DE DÜŞÜK OY DA ALSAK 'KUSUR BİZDE' DEDİK"

-Düzce Belediyesi’ni en son 1963’te, Bolu’nun ilçesi iken kazanmıştık. O gün bugündür Düzce’de bir belediye kazanamadık. Düzce’de o günden beri çok iyi sonuçlar alamadık. Sağ olsun, emeğiyle, gayretiyle Tali Özcan vekilimizi 2023’te Ankara’ya gönderdiniz, teselli bulduk.

-Ancak şunu söyleyelim: Artık Düzce ne eski Düzce, artık Cumhuriyet Halk Partisi ne eski gücünde, artık biz Düzce’yi tanıdık. Plaka numarası son sırada olsa da bizim gönlümüzde bir numara. Düzce’de düşük oy da alsak, 'kusur bizde' dedik. Düzce’ye küsmedik, kimseye küsmedik. Bundan sonra da küstürenlere, kavga ettirenlere, kutuplaştıranlara inat; gönül gönüle, göz göze, omuz omuzayız. Biz kazanacağız, iyilik kazanacak, kötüler kaybedecek.

-Zaman zaman bir slogan, 'Aman' diyorum, 'Yapmayın, yanlış anlaşılmasın' Diyorlar ki: 'Gün gelecek, devran dönecek, AK Parti hesap verecek'. Buradan açık söylüyorum: Evet, gün gelecek, devran dönecek ama hırsızlar, uğursuzlar, darbeciler hesap verecek. Ben AK Parti üyesiyim, eyvallah. Torun mülakata girecekti, AK Partili oldum, eyvallah. Geçmişte çok beğendim, oy verdim, eyvallah.

-Ancak şimdi yokluk var, yoksulluk, işsizlik, enflasyon... Televizyonda gördüklerime gönlümde rıza yok ve bundan sonra ben aslında 'AK Parti gitsin istiyorum ama ya gelince bana bir şey olursa?' Düzce’den bütün AK Partililere şunu söylüyorum: AK Parti üyesi olmak, geçmişte oy vermek, onun döneminde işe girmiş olmak... Bunlardan kimse endişe etmesin. Bizim derdimiz bu ülkenin güzel insanlarıyla değil; varsa bir haksızlık yapan, onlar düşünsün. Sizi kucaklıyoruz.

KANAL İSTANBUL TEPKİSİ

-Bu iktidar yıllarca Düzce’nin oyunu aldı. Hizmet etmeye gelince de pek ortalarda görünmedi. Düzce’yi yalnız bırakmayan biri vardı.

-2002’deki son depremin ardından koşup Düzce’ye gelen, Düzce’nin ihtiyaçlarını saptayan, sekiz ilçesinde projeler geliştiren, 42 bin 300 metre su şebekesi ve kollektör hattı yapan, 2 bin 500 metre deşarj hattını yapan, çok sayıda projesi burada devam eden Ekrem İmamoğlu’ndan başkası değildi.

-Düzce, söz verip de unutanları çok gördü. Kanal İstanbul’un peşine düşenler, Melen Barajı’nı yapmıyorlar, yapamıyorlar. Yapım kararı 1990’da alındı, 2012’de imzalar atıldı. Bitmeyen barajdaki çatlakları Ekrem Başkan’ın ekipleri ortaya çıkardı.

- Milletin 1 milyar lirasını — o günün parasıyla — çarçur ettiler. Hem de hiçbir şey ortaya koymadılar. Ama Düzce ve sekiz ilçesinde harıl harıl çalışan, hem de yapmasa 'neden yapmadın' denmeyecek olan Ekrem Başkan ile İSKİ’nin Genel Müdürü Şafak Başak maalesef şimdi Silivri Cezaevindeler. Buradan hem Şafak Bey’e hem Ekrem Başkan’a yürekten bir selam yolluyoruz.

-Düzce’nin, Karadeniz’in, Anadolu’nun Ekrem Başkanı ile muhabbeti birilerini rahatsız etti. O zamanlar kendi söyledi: 'Birilerinin Ekrem ağrısı tuttu' diye. Ekrem İmamoğlu ile sandıktan yarışmaya korkanlar, demokrasi tarihimize kara bir leke sürdüler.

- Aynı 27 Mayıs gibi, 12 Mart gibi, 12 Eylül gibi, 15 Temmuz gibi bir darbe kalkıştılar. Darbe bu kez postalla, tankla değil; savcı cübbesi ile geldi.

-18 Mart’ta, bir iftar vakti Ekrem Başkan İstanbul’da iftar sofrasındayken, 31 yıl önce kendisine verilen diplomayı sırf 'Cumhurbaşkanı adayı olamasın' diye İstanbul Üniversitesi’nden iptal ettirdiler.

-Buradan diplomayı gerçekte veren, iptaline direnen İşletme Fakültesi’nin dekanına, hocalarına teşekkür ediyoruz. Ancak onlar iptal etmeyince, üniversitenin yönetimini toplayıp ring araçları, duvarın boyasını, çevre temizliğini yapmaya yetkilendirenlerin diplomayı iptal ettiğini unutmadık. Onu yapanlardan bunun hesabını er geç soracağız.''

-Bu sırada vatandaşlar ''Hak, hukuk, adelet'' sloganları attı. Özel, ''Diploma deyince 'Diplomasız Tayyip diyenler' var o öyle değil... 'Diplomasız Erdoğan''' diyerek, atılan slogana eşlik etti. Özel, şöyle devam etti:

-Sayın Erdoğan, etme bulma dünyası. Sen, 31 yıl önce gidilmiş, bol bol fotoğraf çektirilmiş, mezuniyet törenine katılmış, havaya kep atılmış, namusluca alınmış diplomaya dil uzatınca, Düzce gibi güzelim bu memlekette Ekrem’in diplomasını sorgulayanlara, 'Benim diplomamı da sorgulayın' diyenler sana sesleniyor: 'Diplomasız Erdoğan' diye.

-19 Mart sabahı ise, bu kez sahur vaktinde, yüzlerce polis aracı, binlerce polisle Ekrem Başkan’ın kapısına dayandılar.

-Evinden, ailesinin yanından, daha bir yıl önce bütün İstanbul’da her iki oydan birinden fazlasını alan, 'Şehrin emin insanı, biz Murat Kurum değil, ona güveniyoruz' diyen, beş yıl önce de 'Başbakan, Meclis Başkanı tanımam, Ekrem Başkan’a güveniyorum' diyen, İstanbul’un iradesine sabahın köründe darbe yaptılar, gözaltı yaptılar.

-Düzce’nin güzel insanları, adil insanları, vicdanlı insanları, size bunu hatırlatmak isterim ki Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, Ekrem Başkan’a atılan bu iftiraların her birine muhataptı ve yargılandı.

-Rüşvetten, ihaleye fesat karıştırmaktan, terör örgütüne yardım etmekten yargılandı. Ama bir gün evine sabah polis yollamadılar. Çoluğunun çocuğunun, eşinin yanından alarak, koluna girerek emniyete götürmediler.

-Emniyette, nezarette tutmadılar. Yargılamayı bir gün bile tutuklu yapmadılar. Erdoğan yargılandı, ceza aldı, yine tutuklamadılar. Ta ki ceza kesinleşene kadar beklediler. Ceza kesinleşmişken bile polis göndermediler.

-Çağırdılar, Saraçhane’ye çıktı, miting yaptı, davul ile zurna ile Pınarhisar Cezaevi’ne yollandı. Orada da dört ay boyunca kim istiyorsa yanında kaldı. Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretine geldiler.

-Kendi deyimiyle, Pınarhisar Cezaevi’nde dedi ki: 'Pınarhisar’ı milletimizle kucaklaşmak için medreseye dönüştürdük'. Günde yüzlerce ziyaretçi… Pınarhisar’da bir şiir albümü çıkardı, imzaladı Türkiye’ye yolladı. Albüm bütün Türkiye’de satıldı, kimse engellemedi.

-Oysa Ekrem Başkan’ın sosyal medya hesaplarına kadar engel getiriyorlar. Milletvekilleri dışında ziyaretlere engel oluyorlar. Ben buradan bütün Düzce’ye hatırlatmak isterim ki, dünün mağduru Erdoğan, bugünün zalimi olmuştur.

-Erdoğan, kendisine yapılmayanları bugün masum rakibine yapmaktadır. Şu an Ekrem Başkan için yalnızca iddia var, iddianame yok; iftira var, kanıtı yok; cezaevi var, yargılama yok. Olsa karar yok, olsa kesinleşme yok.

-Ama sanki suçluymuş gibi Ekrem Başkan’ın resimlerine, posterlerine, afişlerine yasak getiren, onun resminden bile korkan bir anlayış var. İşte 'İmamoğlu’na özgürlük' yazan bu görselleri ellerinden toplamaya çalışanlara, bugün bile gençlik kolunun elindeki resimleri polise toplattıranlara, kalkanlara şunu söylüyoruz:

-Afişleri, posterleri toplamakla bir sonraki Cumhurbaşkanını bu gençlerin yüreklerinden, gönüllerinden sökemezsiniz."

KANDIRA CEZAEVİ'NDE NELER OLDU?

-Dün bir arkadaşımızı Kandıra Cezaevi'nden Çağlayan Adliyesi'ne götürüyorlar. Başsavcı ve iki savcı, avukat yok, katip yok. 'Avukatınla rahat konuşamıyorsun, bazıları iftira attı, çocuğuna kavuştu, ifade ver, evine dön' diyorlar.

-Bu iftiraları atan kişi Aziz İhsan Aktaş. Bizim belediyelerimizden seçimden önce almış, seçimden sonra bizim başkanlar bıraktırmış. Ama bu kişi, bu belediyelerde bu ihaleleri aldı diye başkanlarımızı içeri alıyorlar.

İLK TEPKİ

-Operasyonu cumartesi yapıyorlar. Borsa düşmesin, dolar fırlamasın diye. Yaptığın işe güveniyorsan neden çarşamba öğleden sonra değil de hafta sonu yapıyorsun.

-Bu iftiraları atan kişi Aziz İhsan Aktaş, bizim belediyelerimizde seçimden önce ihale almış, bizim başkanlarımız bıraktırmış.

-Yargıtay'ın THY'nin TBMM'nin ihalesini bu almış. Devlet Hava Meydanları'nın, Elektrik üretimi AŞ'nin ihalelerini bu almış.

-Bizim belediyeler bütün ihale dosyalarını yolluyor. Bana 2019 sonrası lazım diyorlar.

-Adalet arayan savcı, Ekrem Başkan dönemine bakıp da 2019 öncesini alın götürün, benim işim Ekrem'in dönemi diyorsa adalet peşinde değil hırsızlık peşindedir. Türkiye'nin geleceğini çalmaktadır. Yaptığı darbe ile artık Cumhurbaşkanı değil cuntanın başıdır.

-Ama 19 Mart sonrası yaptığı darbe ile artık cunta Cumhurbaşkanı'dır. Bugün akşam İstanbul'da bütün belediyelerimizde mücadele edeceğiz. Gerekirse uyumayacağız. Teslim olmayacağız.

Yavaş'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

-Ankara’dan cumhuriyetimizin Başkentinden sizlere selam getirdim. Bizler 2019 yılından beri ben Ankara’da, 11 büyükşehir belediye başkanımızda kendi illerinde hizmet ettiler. Farklı bir belediyecilik anlayışıyla çalıştık.

-Halktan yana, kamudan yana ki biz harcadığımız paranın sizlerden, milletten çıktığını bilerek asla israf etmeden beş yıl boyunca çalıştık.

-Önceki dönemlerde herkes biliyordu, bizler belediyelerimizin dürüst yönetileceğini, bu ülkenin dürüst yönetilebileceğini ispat için beş yıldır çalışıyoruz. Beş yıldır çalışıyoruz, beş yıl önce seçilirken yüzde 51 oy ve üç tane belediyeyle hizmete başlamıştık.

-5 yıl sonra hiç kimseyi ayırmadan tamamen vatandaş lehine yaptığımız çalışmalarla Ankara’da Türkiye rekoru kırarak yüzde 60.5’e oylarımızı çıkarttık. 3 olan belediyemiz de Ankara’da 16’ya çıktı.

-Türkiye çapında da 220 civarında olan velediye sayımız büyükşehirlerde 16’ya çıkarken Türkiye çapında 420 belediyeye çıktı. Bütün belediye başkanlarımızın yaptığı örnek çalışmalar sayesinde yaptığımız ankette çok değil 2-3 ay önce yapılan ankette CHP’li belediye başkanlarının hizmette memnunuyet oranı yüzde 58’lere çıktı.

-Bu ne demektir; bu ülkenin daha iyi yönetilebileceğine örnek olan belediyelerdi. Dolayısıyla artık iktidarın altından koltuk kayıyordu.

-Bir şey yapılması lazım, ne yapılması lazım? Belediyelerin itibarsızlaştırılması lazım. Son gelen yasa tekliflerinden bazılarını söylüyorum; öğrenciler Ankara’da açıkta kaldılar, camii bahçelerinde gece konaklamak durumunda kaldılar. Hemen el attık hepsini belediyenin misafirhanelerine yerleştirdik.

-Ve bunların birer sene kaybetmesinin önüne geçtik. Şimdi TBMM’ye kanun teklifi verdiler, belediyeler yurt çalıştırmasın diye.

-Ankara’da ben belediye başkanı olduğumda kreş sayısı sıfırdı. Böyle bir gayretleri, faaliyetleri yoktu. Şu anda 40’a yaklaştı inşallah 100’ün üzerine çıkaracağız. Özellikle dar gelirli yerlerde anneleri çalışsın, çocuklar da hayata başlarken eşit başlasın diye kreşleri çoğaltıyoruz. Milli Eğitimin halini biliyorsunuz. Ben şöyle bir açıklama yaptım, okullarda sabun yok, temizlik yok...

Sadece mesaj attım dedim ki 'Arzu eden okullar belediyeye başvurabilirler. Belediyeye başvurursanız temizliğini biz yapacağız.' O çocuklar tertemiz okullarda okusun diye. Rahatsız oldular, onları da yasakladılar.

Bayram Öncesi Son Kabine Toplantısı: Gündem Yoğun
Bayram Öncesi Son Kabine Toplantısı: Gündem Yoğun
İçeriği Görüntüle

-Şimdi belediye kanununu değiştirmek istiyorlar. Çünkü bu belediyelerin daha iyi yönetecek birilerinin eline geçeceğini düşünmediler. Şimdi de diyorlar ki 'yetkileri çok bunların elinden bu yetkileri alalım.' Sosyal yardımlar çok daha iyi ve inancımıza uygun şekilde yapılıyor Ankara’da.

-Kartlara para yatırıyoruz, şu anda önümüzdeki hafta Kurban Bayramı'na girerken Ankara’daki dar gelirli 210 bin aileye 2 bin 500’er lira destek veriyoruz. Hükümet emeklilere 4 bin veriyor. Hükümetin geliriyle Ankara’nın gelirini kıyas edin lütfen. Sosyal yardımlarda eskiye göre çok daha fazlası söylediğim gibi insani bir şekilde yapılıyor.

-Çiftçilerimize yardım yapıyruz, onlar üretsin ilerde başkalarına muhtaç olmayalım diye. En iyi bildikleri işi yapmaları için çiftçilerimize tohum, gübre, mazot yardımı, fide yardımı her şeyi yapıyoruz ki onlar üretsin diye.

-Eskiden bunların hiçbirisi yoktu. Mesela en son yaptığımızı anlataym; biliyorsunuz bu sene meyvelerimiz dondu. Burada da başta fındık olmak üzere bir çok zaiyat var. Hükümet hala destek açıklayacak... 6 bin 500 tane çiftçimize destek veriyoruz.

-Bu yaşadıkları zaiyattan mahrum kalmasın diye. Nerede yardıma ihtiyacı olan varsa belediyelerimiz onun yanındadır. Bütün Türkiye’de böyledir. Bu nedenle artık siyasi operasyonlara başlandı. Türk halkının yüzde 65’i bu operasyonların siyasi olduğuna inanıyor.

-Bakın ben hukukçuyum. Masumiyet karinesi diye bir şey vardır, beraatı zimmet asıldır. Bunun anlamını belki gençler bilmeyebilirler.

-Herkes kanun nazarında masumdur, tutukluluk istisnadır. Şimdi öyle değil, daha savcılıktayken suç örgütü lideri olarak ilan ediliyor insanlar, X hesapları yasaklanıyor, fotoğrafları yasaklanıyor. Bu tamamen Anayasa ve yasalarımıza aykırıdır.

-Dolayısıyla bu yapılanların siyasi olduğu konusunda hiç kimsenin en ufak şüphesi yoktur. Biz hukuka davet ediyoruz, hukuk herkese lazımdır.

-Başta Ekrem başkan olmak üzere seçilmiş tüm belediye başkanlarımızı TRT’den canlı yayında yargılayın. Yargılanmaktan kaçmıyoruz, bizim hiçbirimizin dokunulmazlığı yok.

"HERGÜN SABAH KALKIYORUZ BİR OPERASYON"

-Ümit Özdağ onların istediği gibi konuşmadı diye şu anda tutuklu ve ceza alacağına ben inanmıyorum ama ceza alsa bile yatacağı miktardan fazlasını yattı. Neyi yargılayacaksınız. Bunun adına yargılama denmez.

-Bunun adına yargılama yapılmadan infaz denilir. Belediye başkanlarımız da aynı durumdadır. Mülkiye müfettişleri gelir, tetkik eder varsa savcılığa gönderirler. Bunların hiçbirisine artık riayet edilmiyor.

-Hergün sabah kalkıyoruz bir operasyon. Bakın hukukta 'atfı cürüm' diye bir şey var. Sanıklardan birisi bir başkasına suç atıyorsa, hukukta bu asla kabul edilmez.

-Şimdi herkesi içeri atıyorlar şunu söylüyorlar; 'Başkasına suç atarsan serbest kalacaksın.' Bunların verdiği ifadenin geçerliliği nedir Allah aşkına... Dolayısıyla hukuk tam manada uygulanmalı. Yargılama yapılacaksa ona göre yapılmalı. Bizler dokunulmazlık sahibi değiliz.

-Niye sadece CHP’li belediyelere operasyon yapılıyor? Bugün adı geçen bir şahıs var suç örgütü lideri diye Türkiye’de bütün belediyelerin ihalelerine girmiş. Bugünki operasyon onun ifadesiyle yapıldı.

-Peki, bu adamın parayla iş yaptırdığını düşünürsek, bu adama AK Partili bakanlıklar vermedi mi?

-AK Partili belediyeler vermedi mi acaba? Dolayısıyla sevgili Düzceliler bugün hukuka en fazla ihtiyaç duyduğumuz zamandayız. İnşallah bir an evvel iktidar değişecek, hukukun üstünlüğü tekrar tesis edilecek, bütün beklentimiz budur. Hukuk yoksa, ekmek yoktur. Adalet yoksa ekmek yoktur, fakirlik vardır.

-Bir operasyonla devletin 50 milyar doları heba edilmiştir. Herkes yargılansın ama tutuksuz yargılansın istiyoruz. Onun için geldik Ekrem İmamoğlu’na adalet için geldik.

-Seçilmiş belediye başkanlarımıza adalet istemeye geldik. Ümit Özdağ’a ve tüm tutuklulara adalet istemek için geldik.

-Hele gençler... Sadece anayasal haklarını kullandıkları için günlerce cezaevlerinde tutuldular. Kendi çıkarttıkları kanuna göre ceza alsalar bile bunun yatarı yok. Niye bu çocukları içeride tuttunuz, hala tutuyorsunuz?

-Biz çifte standarttın ortadan bir an evvel kalkmasını istiyoruz. Karşınıza hep birlikte alnı açık bir şekilde çıkmak istiyoruz. Tekrar tekrar adelet isteğimi haykırıyorum."

EKREM İMAMOĞLU'NUN MEKTUBU OKUNDU

CHP Düzce İl Başkanı Özcan Dağıstanlı, Yavaş’ın konuşmasının ardından Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İmamoğlu’nun mektubunu okudu.

Mektubuna, "Düzce’nin güzel insanları, bu ülkeyi, canı gibi seven sevgili kardeşlerim; bugün sizlerle olamasam da aramızda duvarlar, parmaklıklar olsa da hepinizi en içten duygularımla kucaklıyorum," sözleriyle başlayan İmamoğlu, şunları söyledi:

-Sanıyorlar ki duvarlar, parmaklıklar bizi ayırabilecek. Sanıyorlar ki; beni tutsak ederek, zindana kapatarak sizlerle arama engel koyabilecekler. Sanıyorlar ki Ekrem İmamoğlu, bu vatana duyduğu o sonsuz sevgiyi bir zindanda kalınca unutacak, millet de o zindana kapatılınca, onun yaptığı hizmetleri unutacak.

-Sanıyorlar ki; hukuku kendi çıkarlarına alet ettiklerinde, bu milletin ferasetini, adalet duygusunu ortadan kaldırabilecekler. Düşünüyorlar ki, tek adam düzeni sonsuza kadar devam edecek; istedikleri zaman savcı, istedikleri zaman yargıç, istedikleri zaman ekonomist olacaklar. Ülkeyi içinden çıkılmaz uçurumlara sürükleyebilecekler. Düşünüyorlar ki, bu israf düzeni hiç bitmeyecek.

"HİÇ UMUTLANMASINLAR"

-Hiç umutlanmasınlar. Bizi istedikleri kadar ‘suç örgütü’ diye yaftalasınlar. Vatandaşın bu iftiralara artık karnı tok. Vatandaş, kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Bir avuç azınlığı değil, bu topraklarda yaşayan, vatan sathına yayılmış herkesi koruyup gözetenin kim olduğunu biliyor. İmamoğlu, bu israfçıları dört kere yendi, daha da yenmeye devam edecek. Bu israfçılar, her seçim döneminde ellerindeki tüm imkanları, bakanları, milletvekillerini seferber ettiler, yine de bileğimi bükemediler.

Şimdi, koltuk altlarından gidiyor diye, hukuk kisvesi altında olmadık, akla hayale gelmedik hilelere başvuruyorlar. Hodri meydan. Madem tüm yargı mekanizması elinizin altında, bir an önce iddianameyi hazırlatın. Dökün ortaya her şeyi. Ne doğru ne yanlış, kim gerçeği söylüyor, kim yalanı; görsün cümle alem. Ancak, bu israfçılar da biliyor ki, ortada ne suç var ne de suç örgütü. Alnımız ak, başımız dik. Dolduramadıkları iddianameyle süreç uzadıkça uzuyor, mesnetsiz olduğu için bütün o iddialar ellerinde patlıyor.

-Sevgili Düzceliler; korkunun ecele faydası yok. Bakın korkuları o kadar büyük ki, neler neler yapmadılar. Önce 30 yıllık diplomamı iptal ettirdiler. Yetmedi; daha iddianame bile yokken, bizi suçlu ilan edip, zindana attırdılar. Baktılar olmuyor, sosyal medyada beni engellettiler.

-Sesimden, görüntümden dahi korkup, benim videolarımı, afişlerimi yasaklamaya kalktılar. O kadar panik halindeler ki, bana hapishanede görüş yasağı bile uyguluyorlar. Ama hesapları tutmadı, tutmuyor, tutmaz. Sindirmeye çalıştıkları, sesini kısmaya kalktıkları vatandaş, daha gür sesle, kükreyerek koşuyor meydanlara. Bu milleti hafife alanlar, iradesini hor görenler, çok yakında nasıl bir hata yaptıklarını acı bir şekilde anlayacaklar. Önümüz bayram.

-Bu vesileyle hepimizin, tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. İnanıyorum ki yakında tüm bayramlarımızı hep beraber, ayrısız, gayrısız kutlayacağız. Bize yapılan bütün zulümlere, uğradığımız bütün haksızlıklara rağmen, yılmayacağız ve mutlaka başaracağız. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı."

Sözcü