Silivri'de Ahmet Özer'in duruşmasından çıkan ve tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu ile görüşen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, cezaevi çıkışında açıklamalarda bulundu. İBB'ye yönelik gerçekleştirilen operasyonlara tepki gösteren Özel, İmamoğlu'na ait ikinci telefonun aktif olarak kullanılmadığını tekrarladı. Özer'in duruşmasıyla ilgili de konuşan Özel, "Deyim yerindeyse iddianameyi uçak yaptı yolladı" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel, bugün Silivri'de tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in duruşmasına katıldı. Ardından Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etti. Cezaevi çıkışında açıklama yapan Özel, İBB'ye yönelik gerçekleştirilen operasyonlara tepki gösterdi.
Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bugün sabahleyin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik operasyonlarda yeni bir dalga gerçekleşti. Onu da yakından takip ediyoruz. Öncelikle şunu söylemek isterim. Ekrem Başkanımızın Özel Kalem Müdürü değerli arkadaşımız Kadriye Hanım'ı bir kez daha sabahın köründe oğluyla birlikte yaşadığı konutundan gelip gözaltına yapıyorlar. Kadriye Hanım daha önce gözaltına alındı ve 4 gün kaldı. Artık, artık emniyette verecek bir ifadesi yok. Usul böyle, kural böyle. Bu davadan artık savcıya ifade verebilir, yeni ifadeler verebilir. Onun için de savcılığa çağrıldığında gidecek zaten.
Bakın bırakmışsınız kaçmamış. İşinin başında. Çağırsa savcı, "Şunu da soracağım." dese sorar, öyle olması lazım. Bütün Türkiye'de hukuk fakültelerinden aldıkları diplomalarıyla mesleklerini yapan birçok sayın savcı daha önce gözaltına alınmış, emniyet sorgusu yapılmış, savcılığa gelmiş, şu anda serbest olan kişilere yeni bir şey soracaksa çağırıp soruyor.
'DÜŞMAN HUKUKU'
Bu nedir ya düşman hukuku? Sabahın köründe küçücük oğluyla yaşadığı evden yalnız bir kadını gidip polisle almak. Kardeşinin şehir dışından yetişmesine bile imkan yok. Evladı başkalarının yanında kalıyor şimdi teyzesi yetişecek. Bu kadar vicdansızlık olmaz. Daha önce de 4 gün tutulmuş olan Genel Sekreterimiz Akın Bey'i bu yöntemle bir daha alıp 4 gün daha tutup sonra yine savcılıktan serbest bıraktılar. Bu zulme ne diyorsunuz şimdi? Ne bekliyorsunuz? Ne yapıyorsunuz yani ne, bunu yapmanın size faydası ne? İçiniz mi soğuyor? İntikam mı alıyorsunuz? Bu hırs kime? Bu kin kime? Kadriye Hanım gibi görevi Ekrem Başkan'ın özel kalemi olmak birisine zulmedince ne oluyor? Ne oluyor evladını üzünce, ailesini ağlatınca? Sana ne faydası var? Hukuka ne faydası var? Erdoğan'a ne faydası var? Ne faydası var o çocuğun gözyaşlarının Erdoğan'ın siyasi kariyerine?
O sevinen troller, AK Partili sözde yazar çizer tayfası, 'Ekrem İmamoğlu'nun gizli telefonunu bulduk' ona seviniyor. Çok üzülecekler ama WhatsApp yok. Kuvvetli ihtimal Dilek Hanım'a yazdığı mesaj var, 'hakkımızda hayırlısı seçimi aldık' mesajı olabilir. Avucunuzu yaladınız, boşuna sevindiniz. Ama bir şeyi itiraf ettiniz, o telefondan bir şey çıkması dışında bir umudunuz yok. Bir şey bulamadınız. Rezil oldunuz.
Bugün alınan arkadaşlarla 'Orada da yolsuzluk yapmışlar' algısı yapıyorlar. Şu anda üzülerek söylüyorum ki raylı sistemlerle ilgili iddia ettikleri dosyanın İBB tarafından o ihalenin iptalini Danıştay onaylamış. Mahkeme kararıyla sabit yapılan işlemin doğru olduğu. O yüzden fasarya işlerle uğraşıyorlar. Mustafa Bey'i tutukluyorlar, gözaltına alıyorlar. "İşte koruma müdürünü aldık." Ne yapmış Mustafa Bey? Ne bulursanız bana yazın iki katını, hadi. Bu kadar söylüyorum. Devletin polisinden, devletin memurundan, geçmişin başarılı emniyet müdüründen, yıllardır Ekrem Bey'in bir adım yanından ayrılmayan arkadaşa, Ekrem Bey'e koyduğum kefaleti koyuyorum.
'YARGILAMA KEŞKE YAYINLANSAYDI'
Sadece algı yönetimi, başka hiçbir şey yok. Ve bugün Silivri'de neye tanık olduk?
Silivri'de neye tanık olduk? TRT talebimizi, nerede TRT? Nerede? Anadolu Ajansı'n burada da TRT nerede? Biz TRT'den ne bekliyor, o zona yapıyor. Neredesin TRT de, neredesin? Biz diyoruz ki: "Gel şu davaları canlı ver." Erdoğan'a diyorum ki: "Ben başkanlarıma güveniyorum. Gel, yargılamaları canlı verelim." diyorum TRT'den. Anadolu Ajansı canlı versin, ona da razıyım. Cepheden haber versin diye atamın kurduğu ajans bu. Kimin yönettiğine bakma. Bütün çalışanları çok kıymetli. O yönetenlerin neler yaptığına bakmayın. Böyle TRT'nin, Anadolu Ajansı'nın marka değerini Tayyip Erdoğan bile düşüremez. O itibarlı günlerine geri dönecekler.
Bakın, Ahmet Özer'in yargılaması keşke, keşke yayınlansaydı da millet artık nelerin olduğunu gözüyle görseydi. 4 ay iddianame bekledi, mahkeme günü bekliyor. 7 ayın sonunda hakim karşısında ve her konuştuğu kelimede "Bu kadar da olmaz." dedirtti ya. "Bu kadar da olmaz." dedirtti. İddianame böyle tel tel döküldü. İzleyen heyet için hiçbir şey diyemem, mutlaka onlar da çok şaşırdı ama iddia makamındaki savcının santim santim çünkü biri yazmış o da kabullenmiş ya o iddianameyi savunacak şimdi o. Santim santim makama gömülüyor. Arkasında durulamayacak bir durum ne biliyor musunuz arkadaşlar? Lütfen okuyun Ahmet Özer'in savunmasını. Diyor ki Ahmet Özer savunmasında: "Birilerine para yollamışsın." diyorlar. Terör örgütüyle ilişkili isimler. Tek tek çıkardı. İsim bu, damadımız. Parayı yolladım, dekont bu. Altında yazıyor, kurban parası. İki kurban parası yollamış. "Bir eşim için, bir benim için kurban kes." diye. 1600 lira yollamış birisine. "Terör örgütüne yardım mı yaptın?" diyor. O birisi Van'ın Beko bayisi, işte sana faturası, almışım elektrik süpürgesi. Çıldırır insan. Birisine yüklü miktarda para yollamış. 2500 liradan 4 aylık aidat birikmiş. Ev sahibi olduğu sitenin profesyonel yöneticisi. Tek tek ispatlıyor. Teker teker teker koydu. Böyle yani deyim yerindeyse iddianameyi böyle uçak yaptı, attı savcıya doğru. Böyle başının üstünden geçti. Fiilen değil. Yapılan iş o. İddianameyi uçak yaptı yolladı, gemi yapsa yüzmez batar.
İddianamede görüştüğü, 17 yıl boyunca görüştüğü kişileri taramışlar. 610 tanesinin hakkında adli işlem varmış. 14 tanesi milletvekili çıktı. Neymiş? Zeynel Emre ile görüşmüş, falancayla görüşmüş, önceki dönem milletvekilleriyle, Mahmut Tanal'la görüşmüş. Hakkımızda fezleke oluyor ya bizi de suçlu sayıyorlar. Onun gibi teker teker görüştüğü isimleri söyledi, hesap veremediği hiç yok. En çok söyledikleri... Ne yapıyor bu şu an? Sizin adınız neydi? Temize çektim ben onu. Başkan taslak notu ilave veriyor. En çok görüştüğü Remzi Kartal. 14 kez. Terör örgütü yöneticisi. Ne çıktı? İki kez görüşmüş, 12'si yanında sıfır yazıyor, savcı bey görmemiş. O şu demek: Aradığında bağlantı kuramayınca sıfır yazıyormuş. Dıt dıt dıt yapıyor ya ya da çalarsa açmazsa. Remzi Kartal'la o hiç aramamış. Remzi Kartal anlaşılan onu aramış. İki kez görüşmüş ama ilk görüşme 3-5 saniye, yine düşmemiş. İkincide görüşmüş. Remzi Kartal'la 14 görüşme bire iniyor. O bir görüşmenin yapıldığını da Ahmet Özer bilmiyor. "Tut ki yapıldı." diyor. "Tut ki yapıldı." Çünkü aramıştır beni. "Hocam ben falanca bir konuda bir şey söylemiştir, davet yapmıştır, şunu yapmıştır, hatırlamıyorum." diyor kim olduğunu. 10 yıl önce bir görüşme. 12 kere arıyor düşmüyor, dıt dıt dıt, 13'üncüde birkaç dakika bir şey söylüyor ama bu kişiyle AK Parti aktif milletvekili Hüseyin Yayman oturmuş, yemek yemiş. Hüseyin Yayman'ın savunması şu: "Evet, oturduk yemek yedik ama ben o dönem siyasetçi değildim, akademisyendim." diyor. E Ahmet Özer de o görüşmenin yapıldığı gün akademisyendi. Sen doçentsin, o profesör. Ahmet Özer'in 10 yıl önce akademisyenken yaptığı görüşmeyi soruyorlar. Bunun dışındaki bütün görüşmeleri tel tel döktü. Ben o iddianameyi yazan savcı olacaktım vallahi billahi her şeyi bırakırdım, her işi bırakırdım. Hukuk diplomasını bana veren hocalılarımdan özür dilerdim. Gider başka bir iş yapardım."
Gerçek Gündem