Dünya Ekonomik Forumu temaslarına ilişkin basın toplantısı düzenleyen Başbakan Davutoğlu, 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan oylamasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
AK Partinin oylamada fire verdiği yönündeki eleştirilere cevap veren Başbakan Davutoğlu, "Bu AK Parti grubunun gücünü göstermiştir. AK Parti grubu yasal olanı yapmıştır. Ne ben ne de arkadaşlarım herhangi bir şekilde yönlendirmede bulunmadık. Bulunmuş olsaydık yasal olarak suç işlemiş olurduk. Bu tür oylamalarda bir yönlendirme veya grup kararı olmaz. Aslında böyle diyenler AK Parti fire verdi diyenler kendileri fire vermemişse, bir baskı olmuşsa suç işlediklerini itiraf ediyorlar. Burada fire söz konusu değil. AK Partinin kolektif vicdanının, aklının sonucunda aslında Yüce Divan'a gitmeme yolunda bir karar ortaya çıkmıştır, kendi seyrinde. Farklı şahsi kanaatleriyle oy veren arkadaşlar kanaatlerini koymuşlardır. Bunu hiçkimse bir fire, parçalanma olarak değerlendiremez. Aksine bu gücümüzü ortaya koymuştur. AK Parti grubu son 12 yıl içerisinde birçok sınavdan olduğu gibi bu sınavdan da başarı ile geçmiştir. Grup Başkanvekilimiz Elitaş ve Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin'le de bu konuyu konuştum. MYK'da istişare ediyorlar. Hiç kimsenin tereddüttü olmasın AK Parti'de hiçbir zaman temel ilkesel konularda farklı kanaat olmaz. Eğer farklı bir kanaat olursa kendi aramızda hem etik anlamda istişare eder, hem de siyasi anlamda, demokratik ortamda fikirlerimizi paylaşma kültürüne biz sahibiz. Kimsenin AK Parti üzerinden her hangi bir spekülasyona veya yanlış hesaba girmesini tavsiye etmem. AK Parti birliğini korur yoluna kararlı bir şekilde devam eder. Bunu da önümüzdeki haftalarda herkes görecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gülen okullarının kapatılmasına yönelik Etiyopya'da yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Başbakan Davutoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
"Bu çalışma yeni bir çalışma değil. Ben Dışişleri Bakanı iken o zaman da ele aldığımız faaliyetleri bütünü ile koordine edecek ve bu anlamda bu eğitim faaliyetlerinin doğru bir eksende yürümesini sağlayacak şekilde bir yapılanmadan bahsetmiştim. Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı zaten okullarımız var. Yeni çalışma ile bütün bunları bir çerçevede topluyoruz, aynı Yunus Emre Kültür Merkezleri gibi ona benzer bir yapılanma ile bütün okullarımızın bir kültür faaliyeti olması münasebetiyle var olanların aynı çatı altında toplanması ve yeni okulların açılması suretiyle bu paralel yapının Türkiye zarar veren faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkacak boşluğu da ortadan kaldıracak bir yapılanma. Maalesef son dönemde bu yapı eğitim faaliyetlerinden çok ülkemizi karalamaya dönük faaliyetlere ağırlık veriyor. Heryerde, Afrika da ve dünyanın her yerinde. Türkiye'deki en küçük, olumsuz gibi görünecek bir haberi büyütüyorlar veya böyle bir haberi oluşturuyorlar, yayıyorlar, gündeme getiriyorlar. Türkiye ile ilgili ne kadar karalama kampanyası varsa içinde yer alıyorlar. Eğitim dışında her şeyi yapar hale geldiler. Bunlardan bağımsız olarak zaten aldığımız stratejik karar vardı. Bu çalışmaları biz Eylül ayı gibi bir aşamaya getirmiştik. Önümüzdeki hafta Bakanlar Kuruluna arkadaşlar sunacak hale getirirler. Bu yeni yapılanma ile Türkiye'nin hak ettiği şekilde eğitim alanında tanınması, komşu ülkelere daha iyi eğitim sunulması bağlamında tarihi bir adım atacağız" diye konuştu.