AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Angola’da BM Güvenlik Kurulu hakkında yaptığı "İnsanlığın kaderi, İkinci Dünya Savaşı'nı kazanan bir avuç ülkenin insafına bırakılamaz" yorumu üzerine Rus haber sitesi Nezavisimaya Gazeta bir haber yayınladı.
Nezavisamaya Gazeta, Erdoğan’ın İkinci Dünya Savaşı galipleriyle ilgili sözlerinin beklenenin aksine Rusya’da bir tepkiyle karşılanmadığına dikkat çekti. Haberde Dışişleri bakanı Sergey Lavrov’un Erdoğan’ın belagatini takdir ettiği ve beşlinin dünyanın kaderini belirleme hakkı olmadığı yönündeki sözlerini onayladığı; Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’un ise Erdoğan’ın sözlerinin tam çevirisini okumadığını söylemekle yetindiği hatırlatıldı.
Haberde Erdoğan’ın çıkışının bu denli sakin karşılanmasında, Duma’da bir öfke dalgası oluşmamasında ve ikili ilişkileri etkileyecek diplomatik bir hamle yapılmamasında her zamanki gibi Ankara ile Moskova’nın ortak çıkarlarının ağır bastığı ve Moskova ile Erdoğan arasındaki çekişmelerin hep kısa sürdüğü yorumuna yer verildi. Haberin devamında eğer aynı yorum bir Baltık ülkesinin devlet başkanı tarafından söylenseydi tepkinin çok sert olacağı, bir Rus gazeteci ya da muhalif politikacı böyle bir çıkış yapsa sonunun mahkeme olacağı söylenirken, Erdoğan’a bundan çok daha fazlasına izin verildiği, Kırım’ı tanımamasının bile bir krize neden olmadığı belirtildi.
Erdoğan’ın çıkışının amacı belirsiz, demagojik bir çıkış olduğu belirtilirken Türkiye’nin dış politikası ve BM’deki pozisyonuna ilişkin şu yorumlara yer verildi:
“Güvenlik Konseyi'nin "beş"i dekoratif bir yapı değildir, ancak pratik, neredeyse her bölgedeki gerçek dünya eğilimleri ve süreçleri üzerinde çok az etkisi olduğunu göstermektedir. Erdoğan yönetimindeki Türkiye, kendisine bir etki alanı belirledi. Burası Akdeniz, Basra Körfezi, Suriye, Kürtler ve tabii ki Kafkasya. Azerbaycan, Ankara'nın desteğini hissetmeseydi yeni bir Karabağ çatışmasına karışmazdı. Erdoğan, belirlenen bölgelerdeki herhangi bir sürece müdahale eder, ülkesi oldukça bağımsız gelişir, ekonomik ve askeri sözleşmeler yapar. BM Güvenlik Konseyi Türklere engel olmaz. Ayrıca Türkiye G20 üyesidir ve düzenli olarak tüm dünya sorunlarının tartışılmasına katılmaktadır.”
Haberde, Erdoğan’ın barış yanlısı bir siyasetçi olmadığı, önerisinin altında dünya düzeninin Türkiye gibi bölgesel süper güçler için saldırgan davranma hakkını güvence altına alma isteğinin yattığı belirtildi. Son olarak, Erdoğan gibi bölgesel istikrarsızlığa neden olan liderleri durdurmak için Güvenlik Konseyi gibi mekanizmalara ihtiyaç olduğunu, ancak konseyin Erdoğan’ın yansıttığı kadar güçlü olmadığı ifade edildi. (https://haber.sol.org.tr/)