EKONOMİK İFLAS VE AKP                                                                                                                                                

3 Kasım 2002 tarihinden itibaren güçlü bir şekilde ve tek başına iktidarı elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi, özellikle son yıllarda, sorun yumağına dönüşen ve çözüm üretilemeyen ekonomik sorunların yanı sıra dünyayı etkisi altına alan Covid-19'un etkisiyle de tam bir açmazın içerisine düşmüş durumdadır. Buna rağmen ilginç bir şekilde ekonomik sorunların kendisi dışındaki güçlerden kaynaklandığı algısını yaratmak için elindeki bütün güçleri (siyasi,ekonomik,medya v.b) kullanarak kamuoyunda kendi imajını kurtarmaya çalışmaktadır. Gerçeklikten ve halktan tamamen kopmuş olan saray ve çevresi, bu durumu küresel güçlerin Türkiyeyi ele geçirme operasyonu algısı yaratarak veya ülkede yaşanan sorunların sebeplerinin akıl almaz bir şekilde muhalefetten kaynaklandığını belirterek sorumluluktan kaçmaya çalışmaktadır.

İktidarın 18 yıl boyunca izlediği ekonomi politikaları yanı sıra özellikle hukuka olan güvenin içeride ve dışarıda sarsılmasının sonucu olarak yerli ve yabancı yatırımcıların ülke dışına çıkması ile beraber bütün ekonomik dengeler alt üst oldu ve kontrolden çıktı. Özellikle Merkez Bankası'nda döviz varlığının ciddi oranda erimesi, bütçe açığının kontrol edilemez bir hale gelmesi, ithalat-ihracat dengesinin bozulması, dövizdeki yükseliş, işsizlik oranlarının en yüksek seviyelere gelmesi, özellikle genç işsizliğe bir türlü çözüm üretilememesi, ülkemizde yaşayan milyonların açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşaması Türkiye ekonomisinin maalesef trajik bir şekilde iflasın eşiğine geldiğinin göstergesidir. 

TÜİK verilerine göre, Türkiye'de karantina önlemlerinin alındığı Mart, Nisan ve Mayıs aylarını kapsayan dönemde işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 2/1000 azalarak %12,8 olarak gerçekleşti, yani TÜİK'e göre ekonomi çarklarının durduğu bu dönemde toplam işsiz sayısı 3 milyon 775 bine geriledi. Ancak aynı dönemde iş aramaktan vazgeçenlerin sayısı 2 milyon 500 bini aşarak rekor kırdı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyon Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından açıklanan '' İşsizlik ve İstihdamın Görünümü '' raporuna göre gerçek işsizlik oranı %28,7 olarak tespit edilmiştir. DİSK-AR tarafından her ay hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı Nisan 2020 tarihinde 2 milyon 793 bin kişi artarak 9 milyon 756 bine yükselmiştir. 

Üniversiteli işsiz sayısındaki patlama, son açıklanan verilere göre  Türkiye'de üniversite mezunu olup da herhangi bir işte çalışmayanların sayısı 1 milyon 350 bine ulaşarak başka bir rekora imza attı. Çalışmak istemeyen veya iş bulmaktan ümidini kesmiş üniversite mezunu sayısı son bir yılda 565 bin kişi artmıştır, yani bu veriler ışığında sanki bir mucize yaşanıyor gibi TÜİK'in verileri dikkate alındığında çalışan sayısı azaldıkça işsiz sayısının da azaldığı gibi izaha muhtaç bir sonuç ortaya çıkmaktadır. 

Güncel politika tüm sıcaklığıyla Ayasofya meselesini konuşurken 22 milyon 800 bine ulaşan işsiz sayısı, 20 milyon 500 bin çalışan sayısını geçmiş durumdadır, yani ülkemizde artık çalışanlardan çok işsiz bulunmaktadır.
(DURUŞ Haber Merkezi)