Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplandı. Erdoğan, yaklaşık 3,5 saat süren toplantının ardından açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin bugüne kadar elde ettiği kazanımların gerisinde, değişime ve reformlara olan bağlılığın bulunduğunu belirten Erdoğan, "Salgın döneminde de bu çizgiden asla ayrılmadık. Milletimizle paylaştığımız reform gündemimizi yürüttük ve yürütüyoruz" diye konuştu.

'MİLLETİMİZ AKILCILIKTAN UZAK DALGALANMALARA KARŞI DAHA BİLİNÇLİ'

Türkiye ekonomisinin potansiyelinin, asıl dinamiklerinin göstergesinin zaman zaman ortaya çıkan temelsiz ve derinliksiz finans hareketleri değil, reform gündemi olduğunun altını çizen Erdoğan, "Milletimizin de akılcılıktan uzak dalgalanmalara karşı daha bilinçli bir tavır ortaya koyduğunu, tercihini ve gücünü ülkesinin hedeflerinden yana kullandığını müşahede ediyoruz. Hukuktan ekonomiye kadar uzanan ve milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanan reform programlarımızın, takvimlerine uygun şekilde yürümesini sağlayacağız. Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak biz bu reformlara elbette sahip çıkacağız. Toplumun tüm kesimlerinden de kendileriyle ilgili hususların yakın takipçisi olmalarını, herhangi bir gecikme ve eksiklik durumunda konuyu ilgili kurumuyla ve ardından bizimle paylaşmalarını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

'ANAYASAMIZDAKİ BU ARIZAYI GİDEREMEDİK'

En önemli reform başlıklarının millete verdikleri yeni ve sivil anayasa sözü olduğunu kaydeden Erdoğan, "Türkiye'ye merkezinde milletin yani insanın olduğu yeni bir anayasa kazandırmayı amaçlıyoruz. Geçmişte darbelerin veya olağanüstü dönemlerin ürünü olarak hazırlanan anayasaların milletimizin beklentilerine ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap veremediği kısa sürede ortaya çıkmıştır. Anayasalar yaşayan metinler olduğu için elbette gerektiğinde değiştirilebilir. Ama Türkiye'deki anayasa değişikliği gayretleri, asıl metnin ruhuna zerk edilmiş olan darbeci ve vesayetçi maya sebebiyle beklenen neticelere bir türlü varamamıştır. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirmek için en köklü değişimi gerçekleştirmiş olmamıza rağmen mevcut anayasamızdaki bu arızayı gideremedik. Yeni ve sivil bir anayasa konusunu tekrar gündeme getirmemizin sebebi de işte budur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ülkemize kazandırdığı yetenekleri salgın sürecinde daha çok gördük. Sistemin özünü oluşturan, hızlı karar alma ve etkin şekilde uygulama mekanizmaları, ülkemizin bu dönemde pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştır. Sistemi artık 3'üncü yıla yaklaşan tecrübeler ışığında geliştirilmesi gerektiğinin de farkındayız. Yeni anayasa süreci Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tahkimi açısından da bir fırsat olacaktır" diye konuştu.

'YENİ BİR ANAYASAYI ÜLKEMİZE KAZANDIRACAĞIMIZA İNANIYORUM'

Türkiye için yeni anayasa hazırlama sürecinin mümkün olan uzlaşmayla yürümesi ve 84 milyonu kucaklamasının şart olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. Ülkemizin 2053 vizyonun omurgasını oluşturacağını düşündüğümüz yeni anayasa için her türlü görüşe ve teklife açığız. İnşallah milletimizle birlikte gelecek nesillerin bizi hayırla yad etmesini sağlayacak yeni bir anayasayı ülkemize kazandıracağımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Koronavirüs salgının Türkiye için hayal ettikleri yeni başlangıç konusunda önlerine tarihi bir fırsat çıkardığını vurgulayan Erdoğan, "Elbette salgın uygulamaya koyduğumuz tedbirlerden etkilenenler başta olmak üzere, hepimizin hayatında çeşitli zorluklara yol açmıştır. Sağlık alt yapımızın gücü sayesinde kimi ülkelerde hala etkisini sürdüren felaket görüntüleri ile hamdolsun karşılaşmadık. Tedbirleri kimi zaman sıkılaştırarak, kimi zaman gevşeterek salgının olumsuz etkilerini en az seviyede tutmaya gayret ettik. Salgınla mücadelede en önemli araçlardan biri olan aşılama çalışmalarında da oldukça ileri bir seviyedeyiz" dedi.

'GELİN TÜRKİYE'YE YATIRIM YAPIN'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dün şehir hastaneleri için bize demediklerini bırakmayanlar bugün niye daha çok hastane yapmadığımızı sorguluyorlar. Aynı şekilde bizi ülkenin kaynaklarını taşa toprağa gömmekle suçlayanlar şimdi lafı niye güçlü bir üretim ve ulaşım alt yapısı kurmadığımıza getirmeye başladılar. Dünyada ve ülkemizde yaşanan her gelişme Türkiye'ye 19 yılda kazandırdığımız yatırımların anlamını çok daha iyi gösterecektir. Menşeine, rengine, inancına bakmaksızın tüm yatırımcılara bir kez daha sesleniyorum; gelin Türkiye'ye yatırım yapın. Dün ülkemize yatırımlar yapanlar bugün büyüyen pazar ve kazançlarıyla bunun meyvelerini topluyorlar. Bugün yatırım yapanlar da çok kısa bir sürede aynı kazançları elde edeceklerdir." 

'ALTIN VE DÖVİZLERİ FİNANS KURULUŞLARI VASITASIYLA BOZDURUN'

Türkiye'nin bölgesinin üretim ve ticaret merkezi olmanın ötesine geçerek küresel bir merkez hale geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vesile ile vatandaşlarımıza evlerinde tuttukları ve milli servetimiz olan altın ve dövizleri finans kuruluşları vasıtasıyla ekonomimize kazandırmaları çağrımı tekrarlamak istiyorum. Bundan rahatsız olanlar var, bunu da biliyorum. Ama dikkat edin ben özellikle bunları merkezin tümüyle ağına yüklemelerini buradan vin-vin esasına göre hem ülkeye hem kendilerine kazanmanın yolunu gösteriyorum. Türkiye'nin yatırımcılar için cazip bir ülke haline geldiği sözümüz afaki bir temenniden ibaret değildir. Bu tespitimiz somut verilere dayanıyor. Geçtiğimiz yıl ülkemizde 103 bin yeni şirket, kapanan şirket sayısı 16 bini dahi bulmadı" dedi.

'TEDBİRLERİ EN AKILCI UYGULAYAN ÜLKELER ARASINDAYIZ'

Şartların elverdiği her durumda normalleşme adımları atarak kısıtlamalardan bunalan millete nefes aldırmaya, sıkıntı yaşayan esnafımıza yol açmaya çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, "Avrupa başta olmak üzere dünyadaki pek çok ülkeye göre tedbirleri en akılcı, makul seviyede uygulayan ülkeler arasındayız. Buna rağmen, vaka, hasta, ölüm sayıları arttığında milletimize karşı sorumluluklarımız gereği tedbirleri güncellemek durumunda kalabiliyoruz. Ülkemizi bir an önce salgının yol açtığı cendereden kurtarabilmenin yolu, kurallara hassasiyetle riayet ederek, salgını tehdit olmaktan çıkarmaktan geçiyor. Her konuda olduğu gibi ama özellikle salgının tedbirleri hususunda herkesin polisi kendi vicdanı ve aklı olmak mecburiyetindedir. Vaka, hasta, ölüm sayılarını yakın insani, ticari ilişkilerde bulunan ülkelerden daha hızlı bir şekilde düşüremezsek küresel normalleşme sürecinin gerisinde kalırız. Bunun ülkemize maliyete, ticaretten turizme kadar her alanda çok daha ağır sonuçları olacaktır. Vatandaşlarımızı bir defa daha 'TAMAM' diye ifade ettiğimiz, temizlik, maske, mesafe kurallarına sıkı sıkıya riayet etmeye davet ediyorum" ifadesini kullandı.

'KIRMIZI İL SAYISI 58'E YÜKSELDİ'

Aşılamada 15 milyon rakamına ulaşılmasının etkilerini sahada görmeye başladıklarını kaydeden Erdoğan, güncellenen koronavirüs risk haritası baz alınarak alınan yeni tedbir kararlarını şöyle açıkladı:

"Vaka ve hasta bunun yanında vefat sayılarının artması mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mecbur bırakmaktadır. Bilindiği gibi illerimizi, vaka, hasta, vefat, hastane kapasitesi ve aşılama gibi kriterlere göre düşük riskli, orta riskli, yüksek riskli ve çok yüksek riskli olarak belirleyerek renklere ayırmıştık. Çok yüksek riskli grubu teşkil eden kırmızı kategorideki illerimizin sayısı maalesef nüfusumuzun yüzde 80'ini teşkil eden 58 şehre ulaşmıştır. Elimizdeki veriler ve yaptığımız değerlendirmeler bütün bunlar ışığında şu hususları milletimizle bugün paylaşma kararı aldık. Türkiye'nin tamamında sokağa çıkma sınırlaması akşam 21.00 ve sabah 05.00 olarak haftanın her günü devam edecek. Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması artık cumartesi ve pazar günü olarak sürecektir. Buna karşılık, lokanta ve kafe gibi işletmeler renk ayrımı olmaksızın yüzde 50 kapasite ve belirlenen diğer kurallara uyun şekilde çalışabilecektir. Kapanma saati sonrası ve sokağa çıkma günlerindeki paket servis hizmeti mevcut haliyle devam edecek. Ramazan ayında ise hep birlikte biraz fedakarlık yapacağız. Bu mübarek ay boyunca ülke genelinde hafta sonları sokağa çıkma sınırlaması uygulayacağız. Sadece Ramazan ayı boyunca Türkiye genelinde lokanta ve kafe gibi işletmeler hizmetlerini paket servisiyle sınırlı olacak. Yine Ramazan ayı boyunca ülke genelinde toplu iftar ve sahur gibi etkinlikler gerçekleştirilemeyecek. Bu uygulamadan etkilenecek lokanta ve kafe gibi işletmecilere mevcut desteklere ilave olarak bazı katkılar sağlayacağız. Nisan ve mayıs aylarında normalleşme ve ücretsiz izin uygulaması kapsamında sigorta pirim desteğinden yararlanamayan lokanta ve kafe çalışanlarımızın da prim yüklerini üstlenecek ayrıca bunlara kişi başı 1500 lira nakdi ödeme yapacağız. Vatandaşlarımızdan bayramla birlikte her alanda özgürlüğümüzü gönlümüzce yaşayacağımız bir Türkiye fotoğrafına kavuşmak için bu süreci dikkatle ve hassasiyetle değerlendirmeye davet ediyorum." (DHA)