Birgün - MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaklaşık iki ay önce ortaya attığı Başkanlık önerisi AKP’nin ‘bulunmaz fırsat’ı değerlendirmesiyle anayasa değişikliği teklifine dönüştü ve Genel Kurul’a kadar geldi.

Hem komisyon sürecinde hem de Genel Kurul’da sert itirazlarla karşı karşıya gelen teklife sokak da çok sıcak bakmıyor. İktidar partisinin yaptırdığı anketlerde bile ‘evet’ oylarının yüzde 50 barajına yaklaşamadığı konuşuluyor. Tüm bunların yanında toplumun örgütlü kesimlerinde şimdiden güçlü bir ‘hayır’ itirazı oluşmuş durumda.

İlk gündeme geldiği andan itibaren başkanlık anayasasına karşı tepkilerini ortaya koyan örgütlerin temsilcileri olası bir referandum sürecini ve sonuçlarını değerlendirdi.

Memleket, saltanat sevdalılarından büyüktür / Canan Kaftancıoğlu (Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu Üyesi)

Meclis’e getirilen saltanat yasasına olası bir referandumda HAYIR çıkma olasılığı oldukça yüksek. Başkanlık adı altında bir dikta rejimi kuruluyor. Devletin tüm yetkilerinin bir kişinin elinde toplandığı, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapacak laiklik karşıtı böylesi bir sisteme bu halk evet demeyecektir. 15 yılda mutsuz, yarına güvenli bakamayan, ekonomisi çökmüş bir memleket yarattılar. Birleşik HAZİRAN Hareketi olarak referandumda ‘Hayır’ diyen geniş kitlenin dinamik ve sürükleyici unsuru olmayı hedefleyen bir anlayışla yaygın bir HAYIR kampanyası yürüteceğiz. Bu memleket saltanat sevdalılarından daha büyüktür. Buna inanıyor ve siyasal İslamcı bu karanlığa son vermek için ‘HAYIR’ diyoruz.

Toplum AKP’ye dur diyecek / Kamuran Yüksek (DBP Eş Genel Başkanı)

Kişiye göre partilerin geleceğine göre anayasa mı yapılır? Anayasa, ancak ülke ve toplumun geleceğine göre yapılır. Meclis’ten geçse bile referandumda ‘evet’ çıkmaz. Gerilim ortamında bu kadar kendine ve parti çıkarlarına göre çıkarılmak istenen anayasa çerçevesi toplum tarafından onay görmeyecektir. Toplum bir anlamda referandum ile AKP’ye ‘dur’ diyecek. AKP aylardır ülke yüzde 51 oranında bir destek görmediği için başkanlığı tekrar gündeme getirmedi. Devlet Bahçeli ile vardığı uzlaşma sayesinde bu teklifi Meclis Genel Kurulu’na getirdi. Ancak geçemeyecek. Biz referanduma gelmesi durumunda kişiler üzerine değil, sistem üzerine, sistemin sorunları üzerine bir kampanya yürüteceğiz ve halkımızla paylaşacağız.

Asla izin vermeyeceğiz / Emin Koramaz (TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı)

Anayasa değişikliği ile amaçlanan açıktır. AKP ve saray 14 yıldır adım adım kurduğu piyasacı, emek düşmanı, İslamcı, faşist rejimi korumak ve kalıcılaştırmak istemektedir. Fiili olarak uygulanan başkanlık ve dikta rejimine yasal statü kazandırılması hedeflenmektedir.

TMMOB, 44. Genel Kurulu’nda tüm delegelerinin oybirliği ile aldığı karar uyarınca Anayasa değişikliğine hayır demektedir. Bu değişiklik referandum ile önümüze gelirse de örgütümüz hayır diyecektir.

Bugün yaşadıklarımız 12 Eylül Cuntasına rahmet okutacak cinstendir. TMMOB, cumhuriyeti, demokrasiyi, laikliği, barışı, emeği, eşitliği, özgürlüğü, adaleti bir bütün olarak kazanmak için sürdürdüğü mücadeleye bu süreçte de devam edecektir.

Faşizme geçit yok / Şaziye Köse (KESK Eş Genel Başkanı)

Neresinden bakarsak bakalım, Türkiye’de anayasa yapım koşulları ve ortamı yoktur. Bu da, parlamentoya sunulan anayasa değişikliği teklifini baştan gayrı meşru kılmaktadır.

Çünkü; bu parlamentonun kendi ölüm fermanına kendi oyuyla olur vermesinin, kuvvetler ayrılığının yok edilmesinin, denetlenemeyen bir yürütmeyi başına buyruk haline getirmesinin tarihteki ender ve ibretlik örneklerinden biri olur.
Bu teklif parlamentodan geçer ise şayet, biz bunu bir son olarak nitelendirmeyeceğiz, referandumda en geniş ‘hayır’ı örgütlemek için bir emek örgütü olarak üzerimize düşen tarihsel sorumluluk gereği, bu ülkenin bütün toplumsal dinamikleriyle birlikte sahnede olacağız. Faşizme geçit yok, hala durdurabiliriz, geri püskürtebiliriz.

Halkın egemenliğini teslim etmeyeceğiz / Emre Yılmaz (CHP Gençlik Örgütleri Genel Başkanı)

Aylardır süren yeni anayasa çalışmaları, yeni bir rejimin yasal zeminini halka kapalı bir şekilde üstlenmektedir. Milli egemenliğin lağvedilmesini, Meclis’in feshini getiriyor bu sistem. 140 yıllık bir gelenek terk ediliyor. Bugün önümüze getirdikleri sistem geçmiş dönemin padişahını, halifesini bile geride bırakan süper yetkilerle donatılmış bir tek adam, bir dikta rejimi öngörüyor. Bu topraklarda asla var olmamış bir yönetim biçimi.

Halkın egemenliğini ve özgürlüğünü tek bir kişiye teslim etmemizi beklemek, onu kazanmak için emperyalizme karşı mücadele eden ve zafer kazanan bir memlekete ancak ve ancak hakaret olur.

Memleket mücadelesinin bizde olan ruhuyla, yarattığımız Haziran’ın direnciyle güneşi bu ülkenin üzerinde yeniden doğuracağız.