Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki 4 Haziran 2017 tarihinde; " İmar uygulamaları açısından ayrıca denetlenmesi lazım. Belediyelerin üçüncü bir denetime ihtiyacı var. En büyük hırsızlıklar, kötülükler, belalar imardan geliyor." şeklinde basına beyan vermiş sonrasında dün konu üzerine sorulan sorular üzerine ise; "İstanbul ve Ankaraya bakın diyerek adres göstermiştir.
Bu konu tarafımızca malumun ilanından başka bir değer ifade etmemektedir. Başkentimiz Ankarada plan değişiklikleriyle bir anda milyonlarca dolara tekabül eden rant getirileri elde edilmektedir. Bütün bir kentin kamusal kaynakları, işleyişi, kentlinin huzuru bir grup sermayedarın ve siyasi yardakçılarının kârları uğruna talan edilmektedir. Bu talan süreçlerine ilişkin yürüttüğümüz süreçleri zaten zaman zaman kamuoyuyla paylaşmaktayız.
Hatta bu konu ile ilgili olarak Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Bülent Arınç arasındaki polemikler kamuoyuna yansımış ve Odamız tarafından Bülent Arınç hakkında Türk Ceza Kanunu 278 ve 279 maddeleri gereğince suç duyurusunda bulunulmuş olsa da yargı mercileri tarafından bu husus üzerine gidilmemiş ve Bülent Arınç tarafından Melih Gökçekin parsel parsel Ankarayı cemaate nasıl peşkeş çektiğine ilişkin hiçbir soruşturma, ceza idari işlem yapılmamıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından aynı konu üzerine yapılan açıklamadan sonra tekrar etmek istiyoruz: Hırsızlığın - ki belirtmek gerekir ki bu hırsızlık siyasi parti, küçük veya büyük kent fark etmeksizin ülkemizin dört bir yanına yayılmıştır - olduğu kesin ise hırsız varlığı da kesindir ve kamu kaynaklarının milyon dolarlarla ifade edilen miktarlarda belirli kesimler lehine transferi hele hele bugün bir suç şebekesi kesin hale gelmiş olan cemaate transferi büyük bir suçtur.
Dolayısıyla ülkemizdeki imar işleri ile ilgili icracı birimlerin en tepesinde bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak Sayın Mehmet Özhasekinin kamu kaynaklarını çalan kişileri, kurumları ve işleyişleri bir an önce kamuoyuna açıklaması, konu hakkında gerekli işlemleri yürütmesi ahlaki ve hukuki bir zorunluluktur. Bu konuda kendisini bir an önce ilan ettiği imar hırsızlıkları ile ilgili olarak Ankara özelinde gerekli işlemleri başlatmaya ve suçluları kamuoyu önünde açıklamaya davet ediyoruz.
Tüm kamuoyuna saygı ile duyurulur.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara şubesi
Tahir Çalgüner'in açıklamaya cevabı ise manidar; ŞPO nun parsel parsel savcılık suç duyurusunu dilekçesini değerlendiren Çalgüner'in değerlendirmeleri şöyle; Dosyaya bakan savcının kararı doğru. Çünkü şehir plancıları odası yanlış ve eksik dilekçe vererek yine göstermelik ve medyatik bir duruş sergiledi. Dedi. Savcının dosyadaki talep ve belge ile bağlıdır.Bunun dışında bir hüküm getiremez.
“Parsel parsel” den kastın bir teşbih ,mecazi bir anlam olduğunu , Türkçe deyim olarak “karış karış” anlamına gelmektedir. Bunun imar ve ceza hukukunda teknik anlamının; noktasal ölçekte, parçacı olarak “üst ölçekli ana plan şeması”na oturmayan projeler yolu ile Ankara kentinin kontrolsüz ve
bütüncü planlama disiplini çerçevesinde gelişmesinin engellenerek Ankara”nın geleceğini riske atmak olduğu belirtti.Ankara ulaşım ana planı 2038 hakkında ise odaların aynı hassasiyeti göstermediğinin altını çizen Çalgüner devamla ; Maalesef şehir plancıları odasının bu konuda elinde yüzlerce belge ve lokal proje olduğu halde dosyaya iletmediği ve şikayet konusunun belirsiz kaldığından dolayı savcının verdiği “takipsizlik” kararının doğru olduğunu söyledi. İlave olarak savcı “parsel parsel” tamlamasını dilekçede gördüğünde haklı olarak imar planı üzerinden ada- parsel numaraları aramış olacak ki; bulamamış.
Dolayısıyla şikayete konu olay nesne “konusuz” kalmış dedi. Şehir plancıları odası bunu hep yapıyor.Odanın savcılık suç duyurularında ve mahkemelere laf olsun adet yerini bulsun diye şikayetçi olması kamuoyu nezlinde meslek odalarının güvenirliğini azaltan bir unsur diye ekledi.Bu olayda da en azından üç tane örnek konuyu dilekçeye ek yapsaydı, savcıya sunulan dilekçede şikayetinin öznesi ve nesnesi olsaydı; Savcı gerekeni muhakkak yapardı. Keşke ŞPO; parsel ve ada numaralarını da savcılığa verdiği dilekçesine ekleseydi. dedi.
KONUT KOOPERARİFLERİ , TAPU-KADASTRO VE ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI
Cemaatle mücadelede ihmal edilen gelir alanlarından birinin İmar ve emlak olduğunu söyleyen Çalgüner;
2012-2017 yılları arası İstanbul ve Ankara kentsel bölgelerde, arazi el değiştirme hızı ve
emlak hareketliliğinin yoğunlaştığı alanların incelenesi gerekir.Ayrıca bu yıllar arası kurulan ve el değişttiren veya yönetim değişikliği yapan Konut kooperatiflerinin nerelerde yerseçtiği ve alansal dağılımı eşleşmesinin yapılarak; konut kooperatiflerinin, eski -yeni başkanları ile üst düzey yargı ve bürokratlarının hissedarlık bağlantıları üzerinden, "Kooperatif - kooperatf " takipe alınmalıdır.
09 Haziran 2017 Cuma 08:46

kaleye şut çekmişsin hocam bunu hiçbir kaleci tutamaz
BANK ASYA VE BYLOK CEMAATCILIĞINDEN ÇOK AMA COK DAHA DAHA ONEMLİ BIR KONU. ISTANBUL ÇEVRE DÜZENI PLANI VE CEMAAT ILISKISI DE ARASTIRMALIDIR.
odaların yaptığı da değişik bir muhalefet şekli olmuş.
http://www.flasgazetesi.com.tr/m-haber-15665.html