MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, AK Parti hükümetinin çözüm sürecinde adeta Abdullah Öcalan’ın esiri haline geldiğini iddia ederek, “AKP iktidarı Öcalan’ın verdiği ev ödevini harfiyen yerine getiriyor” dedi.

TBMM’de bir basın toplantısı yapan Yeniçeri, “Kandil/İmralı ikilisi AKP iktidarını seçim öncesi sıkıştırdığı köşede alabileceği kadar taviz almak üzere baskı altına tutmaktadır. İlkesiz, tutarsız ve sorumsuz iktidarın PKK’ya ‘silah bırakmak değil yalnızca Türkiye’ye karşı silahlı eylem yapmayacağı açıklaması yapması karşılığında her türlü isteklerinizi görüşelim’ mesajı verdiği anlaşılıyor” diyerek şöyle devam etti:

“Önceki gün HDP Heyeti, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la bir araya geldi. Akdoğan görüşmede, süreçte müzakere aşamasına geçilmesi için hiç olmazsa PKK’nın Türkiye’ye karşı eylem yapmayacağı yolunda bir açıklama yapmasına bağlı olduğunu vurguladığı ifade ediliyor. Akdoğan’ın Hükümetin tek maddelik bu isteğinin kısa zamanda Kandil’e iletilmesini istediği de gelen haberler arasındadır. 15 Şubatta eyleme hazırlanan PKK unsurlarına karşı AKP hükümetinin bu görüşme ve açıklamalarının bir ön alma gayreti olduğu anlaşılıyor. AKP hükümeti çözüm sürecinde adeta İmralı mahkûmu Öcalan’ın esiri haline geldiğinin emarelerini veriyor.

AKP iktidarı Öcalan’ın verdiği ev ödevini harfiyen yerine getiriyor. Öcalan’dan ev ödevi almak utanç vericidir ama AKP için bu normal bir durumdur. Nitekim AKP’nin diz çökmekten sorumlu yetkilileri; ‘KCK’lı hasta mahkûmların bırakılması, Müzakere masasının kurulması, Yasal değişiklikler yapılması, -İmralı’daki mahkûmların değiştirilmesi, Silah bırakan PKK’lıların geriye dönüşü vb.’ konularında hazırlıklarını tamamladığı gelen haberler arasındadır. AKP’nin süreç sorumluları bu adımları atmak için Kandil’den lütfen Türkiye’ye karşı silahlı eylem yapmayacağı yolunda açıklamasını bekliyor. Bu konuda Kandil’den garanti istiyorlar!

Hükümetin onca taviz, alttan alma ve PKK’nın eylem ile tehditlerini sineye çekmesine rağmen PKK bildiğiniz gibi. Terör örgütü bölgeye yerleşmek, özerklik alanlarını genişletmek, paralel örgütlenmesini tamamlamak faaliyetlerine alabildiğine devam etmektedir. Kandil’in gündeminde silah bırakmak yoktur. IŞİD ile çatışmalar ve Kobani’den IŞİD’in çekilmesi sonrasında PKK bölgedeki gücünü meşrulaştırmıştır. PKK açıktan Fransa ile ABD tarafından desteklenmektedir. PKK terör örgütü bu şartlarda gücünü ve etkisini daha da genişletmek için var gücüyle çalışmaktadır. Örgüt, kadrosunu diri tutmak ve elindeki gücü bırakmak istememektedir.”

MİT eski müsteşarı Hakan Fidan’ın kurumdan ayrılmasını da “Abdullah Öcalan’a keramet atfederek her şeye kadir bir misyon yükleyen Hakan Fidan sonuçta Öcalan’ın yapabileceğinin sınırlarını görünce şaşırdı. Kandil, yalnız başına oyunun kurallarını koyan ve AKP’yi de bu kurallara uygun olarak oynatan bir aşamaya getirmiştir. Kandil’in kurduğu oyuna hem Türkiye’yi hem de AKP iktidarını getiren Hakan Fidan sonuçta çareyi MİT’in başından ayrılmakta bulmuştur” sözleriyle değerlendiren Yeniçeri, “Hakan Fidan’ın hem Öcalan’dan hem de süreçten umudunu kestiği anlaşılıyor. Yoksa yüz yılın barış projesi olarak pazarlanan çözüm sürecinin meyvelerini toplamadan Hakan Fidan’ın görevinin başından ayrılması söz konusu olmazdı!” dedi.

Trafik polisinin taktığı kelepçe ile kalp krizi geçiren eski haber kameramanı Yılmaz Koçyılmaz’ın ölümünü de İç Güvenlik Paketine yönelik değerlendiren Yeniçeri, “Ülkemizde orantısız güç kullanmanın, durumdan vazife çıkarmanın, kendisine verilen yetkiyi abartmanın maliyeti giderek artmaktadır. Makul şüphe kavramı bazı insanların nezdinde 77 milyon Türk halkını adeta şüpheli konumuna sokmuştur. Yasaların kendisi değil nasıl uygulandıkları önemlidir. Yalnız güvenlikle sorumlu olanlar değil Türkiye’de kendisine yetki verilen herkes bu yetkiyi son derece kötü kullanmaktadır. Türkiye birinci sınıf işini yapmayan insanlar ülkesidir” diyerek şöyle devam etti:

“TBMM’ye önümüzdeki hafta getirilecek olan iç güvenlik yasa tasarısı demokratik hak ve özgürlükler yönünden ciddi riskler içermektedir. Yasa maddelerinde yer alan ibareler, açık, net ve sınırları belirlenmiş değildir. Müphem, belirsiz ve muğlak ifadelerle insanlar tutuklanabilecektir. Makul şüphe, yüzünün bir kısmı, üniformayı çağrıştıran ibareler bunlardan bir kaçıdır.

Ayaş’ta ölen Yılmaz Koçyılmaz olayından sonra AKP’nin İç Güvenlik Paketini TBMM’ye taşımak konusunu bir kez daha düşünmesi gerekecektir. Aksi takdirde bu yasa dolaysıyla meydana gelecek ölümlerden ve istenmeyen olaylardan doğrudan sorumlu olacaktır.”