Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 9 Ekim’de başlattığı askeri harekat, ateşkes ve Rusya ile varılan 10 maddelik mutabakata rağmen sürüyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Suriye’de insanlığa dair suç işlendiğini ve Türkiye’nin bir an önce Suriye’den çekilmesini, Suriye sorununun çözümünün ise Suriye halklarına bırakılması gerektiğini vurguladı.
‘İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLİYORLAR’
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşananların coğrafi değil, küresel bir saldırı, bir işgal olduğunu ifade eden Bülbül, “Burada söz konusu Kuzey ve Doğu Suriye olsa da, dünya ölçeğinde bir hak ihlali söz konusu olduğu için, sadece burayla sınırlı değerlendirme yapmak doğru değil. Zira baktığımızda ABD’nin, Rusya’nın, İran’ın dolaylı olarak İsrail’in, Avrupa Birliği’nin (AB) tamamen işin içerisinde olmuş olması, bunun küresel bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Uluslararası hukuk da Suriye’nin Suriyelilere ait olduğu söyleniyor. Suriye Suriyelilerin ise Türkiye’nin, ABD’nin, Rusya’nın, İran’ın, AB’nin orada ne işi var? Diyelim ki bu küresel bir sorun, taraflar bu küresel sorun hakkında görüş üretmek durumundalar. Tarafların sorun hakkında görüş ifade etme biçimine baktığımızda; Suriye’de var olan halkların tarihi, siyasi, kültürel, coğrafi, ekonomik çıkarlarını mı dikkate alıyorlar? Yoksa kendilerinin görünen görünmeyen, bilinen bilinmeyen, yakın orta ve uzak vadedeki ekonomik, siyasi çıkarlarını mı esas alıyorlar? Maalesef ki görüyoruz ki Suriye’deki halkların hakları değil, ABD kendi çıkarlarını, Rusya kendi çıkarlarını, Türkiye kendi çıkarlarını, AB kendi çıkarlarını esas alıyor. Dolayısıyla bu saydığım tarafların tamamı insanlığa karşı suç işliyor” diye belirtti.
‘KÜRDÜN STATÜSÜNÜN OLMADIĞI DÜNYA GAYRİ MEŞRUDUR’
Türkiye’nin Suriye konusunda başvurduğu yöntemlerin hiç birinin muktedir olmadığını dile getiren Bülbül, “Türkiye Trump’a gidiyor, olmuyor; Rusya’ya gidiyor, olmuyor; İran’a gidiyor, olmuyor; onları davet ediyor, olmuyor. İşgal ediyor, olmuyor. Soçi’de yapılan ve 10 maddeyle sonuçları açıklanan görüşme çözücü bir görüşme değil. Suriye’de Kürt halklarının temsilcileri, Rusya’nın Kürtleri korumak için belli bir ölçekte adım attıklarını, fakat ilerde hakları ve mevcut pozisyonu korumak için meşru bir pozisyonda olmadığını, bu nedenle kaygılı olduklarını söylüyor. Haklılar. Öte yandan yaklaşık aynı saatlerde ABD’nin başkanı bir açıklama yapıyor ve herkese mavi boncuk dağıtıyor. Erdoğan’ı da çok seviyor. Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürtleri de çok seviyor. Savaşı önlediğini söylüyor. Daha iki gün önce çocukların, kadınların katledildiği IŞİD canilerinin barbarlığının ayyuka çıktığı, tecavüz ve baş kesmenin söz konusu olduğu, işgal ve savaşlara ‘okul bahçesindeki çocukların kavgası’ diye tabir ve tasvir eden Trump, bugün herkese mavi boncuk dağıtıyor. Çok büyük bir tutarsızlık ve diplomatik bir skandal söz konusu. Suriye’de canı pahasına IŞİD barbarlığına karşı mücadele eden ve bu mücadeleyi bir nefesçik özgürlükle taçlandıran Kürt halkının yaşam hakkı söz konusudur. 40 milyon insanın statüsünün olmadığı bir dünya gayri meşru bir dünyadır” diye konuştu.
‘ALEVİLER KÜRTLER DAYANIŞMA İÇİNDE OLMALI’
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırlar ve HDP’li belediyelere kayyum atamalarında ortaya çıkan hak ihlalleri konusunda Türkiye kamuoyuna, devrimci demokratlara, sosyalistlere çağrı yapan Bülbül, “Sürekli bir dayanışma geliştirmek lazım. Bu yapılan saldırı sadece Kürt halkına değil, Türkiye halklarına yapılan bir saldırı olarak görmek lazım. Özellikle Alevi toplumunun Türkiye’deki yol güzergahı, tarih seyri içerisinde takip edilirse, Türkiye’deki varlığı Suriye kaynaklıdır” diyerek Pir Sultan Abdal’ın bir dörtlüğünü hatırlattı.
“Kızılırmak gibi bendinden boşan; Hama'dan Mardin'den Sivas'a döşen; Düldül eğerlendi Zülfikar kuşan: Ali'm ne yatarsın günlerin geldi” dörtlüğündeki söz konusu Hama’nın Suriye’de bir kent olduğu ve şu an IŞİD işgali altında olduğu hatırlatması yapan Bülbül şöyle devam etti: “Alevi toplumunun kendi inancında 72 millete bir nazarla bakan hakikatinden hareketle, Kürt halkıyla bir dayanışma içerisinde olması, cemevinde yapılan etkinliklere, pay edilen lokmalara kadar, Kürtlere yapılanları dile getirmesi, inançsal, kültürel bir dayanışmanın yanında, kitlesel bir dayanışmanın da olması gerekiyor.”
‘ALEVİ TOPLUMUNA ÖNEMLİ GÖREV DÜŞÜYOR’
Alevi toplumuna önemli görevlerin düştüğünü vurgulayan Bülbül, şunları söyledi: “Trakya’dan Hatay’a, Kars’tan Karadeniz’e tüm Alevilerin, Baba İshakların 1240’lardaki yürüyüşlerini, Şah Kalenderlerin, Pir Sultan Abdalların, Torlak Kemalllerin, Börtlüce Mustafaların, Şeyh Bedrettinlerin, neyin davasını güttüğü bilinciyle, Türkiye’de Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin, Boşnakların eşit yaşamasında Alevi toplumuna da önemli bir görev düşüyor. Bütün kurum yöneticilerimizden, sevgili dostlardan, yar ve yarenlerden yoldaşlardan böyle bir dayanışma bekliyoruz.”