Silivri açıklarında 26 Eylül perşembe günü meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından, İstanbul’da beklenen büyük depremin ne zaman gerçekleşeceğine dair tartışmalar da, İstanbul’un depreme ne kadar hazırlıklı olduğu ve önlem alınıp alınmadığı konusu da gündemden düşmüyor. Deprem Bilimci Dr. Savaş Karabulut, gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini belirterek, "Kanal İstanbul Projesi'ne 75 milyar TL'lik bütçe ayrılıyor. Bu parayla Avcılar'daki 35 bin yapının tamamı yenilenebilir. Üzerine 15 bin tane bina yapacak para kalır" dedi.
Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek yaklaşık 45 km uzunluğunda ve 20.75 metre derinliğinde olan Kanal İstanbul Projesi'nin daha önce 60 milyar TL olarak açıklanan maliyetinin 75 milyar TL'ye çıktığı belirtiliyor.
Yapıların kamu gücüyle denetlenmesinin önemine dikkat çeken Karabulut, Kartal'da imar barışına başvuran ve daha sonra yıkılarak, 21 kişiye mezar olan binayı hatırlatıp, "Hiçbir zaman denetleme işleri özelleştirilmemeli, bunu belediyeler ve bakanlıklar yapmalı. Binlerce yapıya imar barışı ile yapı iskanı verdiler fakat bu yapıların hiçbiri denetlenmedi" dedi.
Depremle anılan Avcılar’da halkı depremle ilgili bilinçlendirecek faaliyetler yürüten Avcılar Halkçı Yerel Yönetim İnisiyatifi’nden İbrahim Gül ise müteahhitlerin konuya rant odaklı yaklaştığını belirtiyor.
'MARMARA'YA EKSTRADAN 5 BARLIK BİR YÜK BİNDİ'
Tükenmez Haber'den Nilay Göl'e konuşan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Akademisyen Jeofizik Mühendisi, Deprem Bilimci Dr. Savaş Karabulut, 17 Ağustos 1999 Depremi'nden sonra bütün gözlerin Marmara ve Düzce'ye çevrildiğini söyledi. Karabulut, "17 Ağustos Depremi olduğunda Marmara'ya ekstradan 5 barlık bir yük bindi. 17 Ağustos Depremi'nde açığa çıkan ortalama 70 barlık bir enerji söz konusu. Ekstradan 5 barlık yük İzmit depremi sonrası Marmara'ya, 10 barlık yük de Düzce segmentine transfer oldu. Düzce'de 3 ay sonra 12 Kasım Depremi oldu. Hala Marmara'da büyük bir deprem olmadı" dedi.
'DEPREM YAKLAŞIYOR'
26 Eylül Perşembe günü Silivri açıklarında meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremi hatırlatan Karabulut, deprem sonrasında kırılması beklenen Orta Marmara Çukuru'na bir barlık yük bindiğini ifade etti. Bütün bu ekstra yüklerin binmesi depremin zamanını öne çektiğini söyleyen Karabulut, "17 Ağustos Depremi'nden sonra 7 büyüklüğündeki bir depremin Marmara'da olma ihtimali ortalama yüzde 60 civarındaydı, ekstradan 5 barlık yük Doğu segmentine yani Çınarcık Çukuru'nun olduğu segmente yüklendi. Bir barlık yük de Orta Marmara Çukuru'na bindi. Bunun dışında aslında birçok zamana bağlı depremler oldu. Bu küçük depremler de aslında olacak büyük depremlerin zamanını öne çekebiliyor. Bu son olan depremler, 17 Ağustos Depremi, Marmara'nın güneyinde olan depremler, 5.8'lik deprem ve artçı depremler aslında bizim 7 büyüklüğündeki depremin yüzde 60'lık olasılığını daha da yukarı çekti, yüzde 75 oldu. Deprem yaklaşıyor" dedi.
Dr. Savaş Karabulut
DEPREM, ZEMİN VE YAPI ETKİLEŞİMİ
Yasalarda zemin etüdü zorunluluğunun olmamasından dolayı 17 Ağustos Depremi'nden önce zemin etüdlerinin yapılmadığını belirten Karabulut, "Artık yasalarda ve yönetmeliklerde zorunluluk var. Biz jeofizik mühendisleri zemin etüdleri yaparız. Çünkü; depremler sırasında hasar belirleyen en önemli hususlardan bir tanesi de zemin koşulları. Deprem, zemin ve yapı etkileşiminin iyi kurulması gerekiyor. Daha çok ben zemin, yapı etkileşimi çalışıyorum. Olası bir depremde hangi bina ayakta kalır, hangi bina ayakta kalmaz sorusunun cevabını arıyorum ve bunu bütün Avrupa Yakası için çalıştım. Benim öngörüm şuydu; olası büyük bir depremde zemin koşullarına bağlı olarak hasarın en fazla olacağı alan Küçükçekmece ve Büyükçekmece arası. Bunun dışında Küçükçekmece sahilden itibaren Samatya'ya kadar olan sahil kısmı hasarın Avrupa Yakası'nda en fazla olacağı alandır. Ama ağırlıklı olarak Küçükçekme ile Büyükçekmece Gölleri arasında kalan alan olası bir depremden en fazla etkilenecek alan olacak" dedi.
YENİ YAPILAN YAPILARA GÜVENEBİLECEK MİYİZ?
İstanbul'da halen net olarak yapı stokunun ne kadar olduğunun bilinmediğini söyleyen Karabulut, sözlerine şöyle devam etti:
"Hep söyleniyor yüzde 65 kaçak yapı var diye fakat gerçek yapı rakamları İBB tarafından farklı, Bakanlık tarafından da farklı veriliyor. İnşaat Mühendisleri Odası'nın teknik dergisinde yayımlanan bir yazıda, ortalama İstanbul'da 1 milyon 250 bin yapı olduğu belirtiliyor. 2000 yılından sonra yapılan ortalama 200 bin yapı var. 2000 yılından sonra yapılan yapılar yeni yapılar. İnşaat Odası'nın yaptığı bu çalışmada, 2000 yılından sonra yapılan yapıların yüzde 18'inin orta ve ağır hasar olacağı belirtildi. 2000'den sonra yapılan yapıların yüzde 20'si yaklaşık 4 bin bina yapıyor. 4 bin yapının orta ve ağır hasar olacağı söz konusu."
'SİYASİ İKTİDAR, YASAYI KENDİ ÖNÜNÜ AÇMAK İÇİN KULLANDI'
"İmar barışı çıkarıldı, Yapı Denetim Yasası çıkarıldı, İmar Afları çıkarıldı, Kentsel Dönüşüm Yasası çıkarıldı, bunların hiçbiri çözüm olmadı" diyen Karabulut, çıkarılan yasaları siyasi iktidarın kendi önünü açmak için kullandığını, insanlara güvenli barınma hakkını sağlamak için kullanmadığını söyledi.
'İMAR BARIŞINA BAŞVURMUŞ ÇOĞU BİNA YIKILDI'
Yapıların kamu gücüyle denetlenmediğini ifade eden Karabulut, "Hiçbir zaman denetleme işleri özelleştirilmemeli, belediyeler ve bakanlıklar bunu yapmalı. Binlerce yapıya imar barışı ile yapı iskanı verdiler fakat bu yapıların hiçbiri denetlenmedi. Hatırlarsanız Kartal'da Konya'da birçok ilde imar barışına başvurmuş çoğu bina da yıkıldı. Kartal'da arama kurtarma çalışmaları 5 gün sürdü ve 21 kişinin canına mal oldu" dedi.
'PARKLAR TOPLANMA ALANI DEĞİL'
İstanbul'da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki deprem sonrası gündeme gelen deprem toplanma alanları hakkında Karabulut, "Siyasi iktidarın, 17 Ağustos Depremi sırasında 470'e yakın olarak belirttiğimiz toplanma alanının çoğunu çıkardığı mevzuatlarla belli gruplara açması sonucunda insanların toplanma alanları da kalmadı. Parklar toplanma alanı değil" dedi.