'Erdal Bayrakoğlu' ile Müzik Üzerine...

Deniz Korcan
Deniz Korcan
07 Şubat 2021 Pazar 11:33
'Erdal Bayrakoğlu' ile Müzik Üzerine...

ERDAL BAYRAKOĞLU İLE MÜZİK ÜZERİNE: RÖPORTAJ/ DENİZ KORCAN

Bize biraz kendinden bahseder misin? Müzik senin için nasıl bir ihtiyacın ürünü olarak doğdu? Yola ilk çıkışında Karadeniz/Laz müziği yapmak fikri ile mi başladın?

Erdal Bayrakoğlu kimdirin en klasik ve en doğru cevabı Rize Ardeşen de doğmuş, Laz bir anne babanın en küçük oğlu olmuş, küçük yaşta büyükşehire gelip yaşamına orada devam etmiş, 27 yıldırsadece ve sadece müzikle uğraşan bir Laz genci diyebiliriz. İlkokul yıllarından beri şarkı söylüyorum. Tabi ki Laz müziği yaparak başlamadım. Protest müzik, halk müziği rock müzik derken ilk albümüm olan Zifona yı Laz müziği denemesiyle çıkardım.

Müziğini Anadolu rock olarak tanımlıyoruz. Karadeniz Laz müziğini Rock olarak yorumlamak belli bir dönemin ürünü olarak başladı. Ve yeni sayılır. Karadeniz Müziğinin Rock ile buluşması dönemsel olarak hangi zamana denk düşüyor?

Karadeniz müziğinde rock motifler kullanılması ilk Zuğaşi Berepe Grubuyla başladı. İlk zamanlar yerel halk tarafından kabul edilmese de yavaş yavaş kendini varetmeye ve başka halklara da dinletmeye başlaması müzisyenler için yapılabilinecek bir tarz olarak algılandı.

Zuğaşi Berepe den sonra Kazım Koyuncu devam etti Karadeniz müziğinde rock motifleri kullanmaya. Dönemin dizilerinde Karadeniz müziğinin kullanılması da müziğin popüler olmasına katkı sağlamıştır. Rock müziğin Karadeniz müziğiyle kaynaşması başarılı olunca tabi ki yeni arayışlar da çıktı ortaya. Benim ikinci albümüm olan Sesumi Duyacaksun da Funky Rock denemeleri yapmam, Lazca rap denemeleri bu arayışların sonucudur. Popüler olan müzik yozlaşmayla beraber kaliteli müziğinde ayrışmasını sağlayacaktır.

Seni insan haklarına duyarlı kimliğin ile de tanıyoruz. Erdal Bayrakoğlu bugün dünyaya ve hayata nasıl bakıyor? Nasıl bir dünya ve hayat özlemi var?

Dünyayı algılamaya başladığımdan beri hiç değişmedi düşüncem. İnsanların eşit ve özgür yaşadığı, sanatın ve emeğin yüce bir değer olduğu, insanların birbirine ve düşünlelerine saygı duyduğu bir dünya özlemim var.

Kazım Koyuncu’nun senin hayatındaki yerinden bahseder misin?

Kazım benim en önce dostumdu, hayranı olduğum bir sanatçı olması dışında. Onu kaybetmemizden kaynaklı Laz müziği yapmaya başladım ve benim müzik kariyerimde bir dönüm noktası oldu.

Bir halka kendi dilinden şarkılar söylemek önemlidir. Sen de bunu başardın. Lazca albüm gibi bir projen var mı?

Şimdiye kadar 3 albüm, 2 tane de single yaptım. İlk 2 albümümde ağırlıklı dil Lazcaydı. Tamamı Lazca olan bir albüm projem vardı. Ancak projenin maddi koşullarını karşılayamadığımdan şimdilik rafa kaldırıldı. Dünya devrim şarkılarını bir senfoni orkestrasıyla Lazca söyleyeceğim bir projeydi.

Hayatına ve müziğine yön veren sanatçılar ya da tarihsel kişilikler kimlerdir? Kimlerden etkilendin ve örnek aldın?

Şarkı söylemek taklit yeteneğidir bir nevi. O sebeple birçok sanatçıyı taklit ederek ve onlara öykünerek şarkı söyledim ben de. Cem Karaca, Efkan Şeşen, Ruhi Su, Tanju Okan, Fuat Saka bunlardan bazıları.

Pandemi başladığından bugüne müziği ve müzisyenlerin yaşadığı süreci nasıl değerlendiriyorsun, gözlemlerin nelerdir?

Pandemiden en çok etkilenen herhalde müzisyenler ve sahne emekçileri olmuştur. Hatta yüzün üstünde müzisyenin intihar ettiğini biliyoruz. Biraz üvey evlat gibi bırakıldıklarını düşünüyorum açıkçası. Burada da siyaset devreye girip kendine yakın sanatçılara milyonlar karşılığı internet konserleri verdirip muhalif olan veya hiç bir taraf olmayan müzisyenleri yoksaymıştır. Bu dönemi müzisyenler salgına yakalanıp ölmeden atlatırlarsa da açlıkla başbaşa kaldıkları artık aşikar.Ancak bu dönem hepimize kendimize dönmemiz, kendimizle ilgilenmek ve geliştirmek için fırsat sunmuştur. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek fırsata çevirmek elimizde.

BİYOGRAFİ

1977 yılında Rize’ nin Ardeşen ilçesinde doğdu. 4 kardeşin en küçüğü olan sanatçının yaşadığı sağlık sorunları ve babasının öğretmen olması sebebiyle yaklaşık üç aylıkken aile İstanbul’a göç etti. İlk 4 yılını İstanbul’ da okuduktan sonra babasının öğretmen olarak Almanya’da görevlendirilmesi nedeniyle ilkokulu Almanya’da bitirdi ve ailesiyle tekrar İstanbul’a döndü. Lise eğitimine devam ederken okulun halk müziği korosuna solist olarak seçildi. Ardından korodaki müzisyen arkadaşlarıyla birlikte “Türkülerle Diriliş” adında bir müzik grubu kurarak protest müzik yapmaya başladı. 4 kez üniversite sınavına girdi, çeşitli bölümleri kazandı ancak hayatına müzikle yön vermeye karar verdiğinden hiçbirine gitmedi. Özel şan dersi alarak sesini ve diyaframını kullanmayı öğrendi. Birçok sanatçının albümünde vokal yapan sanatçı 2002 yılında Grup Munzur’un “Bahara Çağrı” adlı albümüne sözü ve müziği kendisine ait olan “Çona Şkimi” adlı Lazca şarkıyla misafir oldu.  İlk solo albümü ise 2006 yılının Temmuz ayında müzikseverlerle buluştu. Lazca’ da “denizden gelen fırtına” anlamına gelen “Zifona” adlı albümde beşi Lazca, biri Megrelce, altısı Türkçe olmak üzere toplam 12 şarkı seslendirdi.  Geleneksel ve modern çalgıları farklı bir sound kullanarak, Karadeniz’ in aşklarını, ağıtlarını,, horonlarını, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Laz dili ve kültürünün otantik yapısını bozmadan yansıtmaya çalışan sanatçı kendisini yaşamda ve müzikte muhalif olarak tanımlarken savaşa ve nükleer santrallere karşı olan duruşuyla da bu muhalifliğini gözler önüne sermeye devam etti. 2012 yılında Cem Radyo’ da  “Limcera  (Lazca’ da akşamüstü)” adlı müzik programını 10 bölüm olarak kendisi hazırlayıp sundu. Her bölümde farklı bir sanatçıyı konuk ederek sevenleriyle buluşturdu.

Laz müziğini güçlü sesiyle yorumlayan ve dünyaya duyuran, hem tenor olan sesi hem de görüntüsüyle “Lazların Pavarottisi” olarak anılmaya başlanan sanatçı ikinci albümünü 7 yıl aradan sonra, 2013 yılında ‘Sesumi Duyacaksun’ adıyla piyasaya çıkardı.

Albümde, sözlerini İbrahim Karaca’nın yazdığı ve albüme adına veren şarkının yanı sıra Rumca, Gürcüce ve Lazca şarkılar da yer alırken yıllardır dillerden düşmeyen “Çav Bella” adlı ezgiyi Grup Yorum ve Efkan Şeşen’ le düet yaparak Lazca seslendirdi.

Karadeniz ve Laz müziğini yerelden evrensele taşıyan ve Karadeniz müziğinin en önemli temsilcilerinden biri haline gelen sanatçının üçüncü solo albümü A.Ş.K (Akustik Şarkılarla Karadeniz) 2016 yılında sevenleriyle buluştu. Aynı yıl bir TV kanalında yayınlanan “O Ses Türkiye” adlı yarışmaya, eşinin kendisinden habersiz olarak O’nun adına yaptığı başvuruyla davet edildi. Yine eşinin ısrarları sonucu katıldığı yarışmada çeyrek finale kadar yükseldi ancak elendi.

2018 yılında, yıllardır hayalini kurduğu “Ustalara Saygı” projesi ile single çalışmaları yapmaya başladı. İlk single çalışmasında sesinin gücünü ve yorumunun özgünlüğünü yansıtan “Dadaloğlu” adlı eseri, büyük ustalar Ruhi Su ve Dadaloğlu’ na atfetti ve “engelsiz klip” çekti. 2019 yılında ise Ahmet Kaya’ nın sesinde can bulan  “Beni Vur” adlı parçayla ikinci single çalışmasını yapan sanatçı bu eseri kaybettiğimiz tüm kadınlara ve büyük ustalar Yusuf Hayaloğlu ve Ahmet Kaya anısına seslendirdi.

Çeyrek yüzyılı aşkın süredir profesyonel anlamda müzikle uğraşan sanatçı sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına toplumsal duyarlılık çerçevesinde müziği ve sesiyle katkıda bulunmaya devam etmektedir.

https://erdalbayrakoglu.com/

Son Güncelleme: 08.02.2021 10:33
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.