Dur! Başka çıkış yolu yok.

Dur! Kömürü yerin altında bırak. Sanayinle atmosfere saldığın karbon sonumuz olacak.

Dur! Petrolü yerin altında bırak. Yıllardır uğruna savaşlar veriyorsun. Barışın yaşam olsun. Dünya artık ne senin ürettiğin karbonu, ne senin gezegenin en ücra köşelerine kadar doldurduğun plastiği, ne denizlerine, karalarına akıttığın petrolü kaldıramıyor. 

Dur! Doğalgaz kullanma. Hiç tükenmeyecek güneş enerjisi var. Doğru üretirsen rüzgar enerjisi de senden yana.

Dur! Yarattığın felaketin bedelini önce masumlar ödüyor. Seller, kasırgalar, yangınlar önce hep iklim krizi’nde payı olmayan kırılgan kesimleri vuruyor. 

Dur! En iyi okullarda, en pahalı oyuncaklarla büyüttüğün çocuklarına nasıl bir gezegen bırakıyorsun? 

Dur! Bir bak.

Dur! En iyi dostun ağaca, ormana ve içinde yaşayanlara saygı duy. Kesme, yakma, kazma, yok etme. Evriminle ele geçirdiğini düşündüğün dünya sadece sana ait değil. En küçük böceğinden, en büyük balığına her canlının bu dünyada yaşayabilme hakkı ve hayatın devamında bir payı var. O bankalar dolusu kazandığın paralar, üstüne yapıştığın iktidar koltukları, yeşil badana kampanyaların sana derin taze bir nefes olmayacak.

Dur! Dünya sonsuz değil. Pompaladığın sonsuz tüketim çılgınlığı havayı, suyu, kuşu, ağacı, toprağı, böceği,... herşeyi yok ediyor. Farkındasın bitiyor ama umrunda değil. Ne sakladığın tohumlar, ne havayı temizlediğini iddia ettiğin makinalar, ne Mars’a gidecek gemin seni kurtarmayacak. Adını “altın” harflerle yazdırıyorsun tarihe. 

Gittiğinde senden sonra gelen senden gelendir. 

Çocuklarına bunu yapma!