Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nün geçmişi çok eskilere dayanmaktadır.

8 Mart 1857 yılı New York ta binlerce emekçi kadın az maaşla çok çalışma koşullarını protesto etmeleri grev hakkını kullanmasıyla belgelenen ilk kadın hareketidir. Grev aylarca sürer 700 kadın tutuklanır. Clara Zetkin Uluslar arası Emekçi Kadınlar Gününü organize eder. Kadınsız demokrasi düşünülemez. Kadınların oy kullanma seçme ve seçilme haklarını savunur. 1910 yılında Kopenhag’ da Sosyalist Kadınlar Konferansında Clara Zetkin emekçi kadınlar gününün olmasını vurgular ve kabul ettirir. İlk kez 1880 yılında Manş Denizi üzerinde bulunan ISLE OF MAN adasında kadınlara oy kullanma hakkı tanınmış sırasıyla 1893 te Yeni Zelanda – 1902 de Avustralya – 1906 da İrlanda – 1907 de Norveç - 1915 Danimarka- Devrim sonrası 1917 de Sovyetler Birliğinde – 1917 de Hollanda da – 1918 de İngiltere – İrlanda, Polonya, Avusturya, Kanada ve Almanya da kadınlar seçme ve seçilme haklarına sahip oldular. 1918 yılından bu yana 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır.

Türkiye de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı.

12 Eylül Askeri Darbesinden sonra dört yıl herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984 ten itibaren her yıl kadın örgütleri tarafından Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanmaya devam ediyor.

Kadın işçi olduğu için emeği sömürülen tarlalarda, tezgâhlarda, fabrikalarda emeğin ve alın terinin damla damla süzüldüğü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanırken, ülkemizde 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakları verildiğinde 1935 yılında tek partili dönemde Cumhuriyet Halk Partisinden 18 kadın Milletvekili parlamentoya girmiş. Bugün Millet vekili sayısı bir hayli artmış olmasına rağmen kadın millet vekili sayısı hep azınlıkta kalmıştır. (Yurdumuz Anadolu Meclisimiz Babalarla dolu.)

Günümüzde halen kadınların önünde çözülmeyi bekleyen birçok sorun duruyor.

Bu sorunlar arasında toplumsal eşitsizliklerin giderilmesi

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi

İş hayatında erkeklerle eşit şartlarda yarışa bilmesi başı çekmekte.

8 Mart uzun, çileli mücadeleler sonrasında bugün ülkemizde her kesimce kutlanıyor, ama kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve de cana kıymalar ne yazık ki devam ediyor.

UNESCO araştırmalarında Türkiye’nin doğusunda her 100 kız çocuğundan 43 ü okula gönderilmiyor.

Ülkemizdeki Laik, Demokratik Cumhuriyet Hukukunu devşirmek isteyenler, dince kutsal kavramları siyaset adına kullanıp, dini siyasallaştırıp, demokrasiyi dinselleştirmek isteyenler din üzerinden takkiye yapanlar, gaflet ve delalet içerisindeler.

Kadın ailenin ve demokrasinin temelidir. Demokrasinin gelişmediği ülkelerde din kadına bir baskı aracı olmakla beraber, birde kadını yücelten bir deyim var.

“Cennet Annelerin Ayakları Altındadır” mademki öyle kadına bunca şiddet zulüm neden?

Bizler insan oğluyuz kadın insandır.

Kadın yaratandır, yaşatandır.

Doğuran ve doyuran onlardır.

Yaşamımızda önce onlar vardır.

İlk dokunan, ilk seven, ilk öğreten, her şeyden önce annedir.

O analar ki onlar kadınlardır.

Kadınsız Demokrasi Olmaz!